Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD), İstanbul’da 6 Haziran 2014 tarihinde kurulan henüz çok genç bir sivil toplum kuruluşu. Sektörün birlikteliğini sağlamak,  projeler üretmek ve sektörü güvenilir istatistikler ile tanımlayarak ortaya koymak amacıyla kurulan AİMSAD, 1 yıl gibi kısa bir sürede bile birçok önemli projeye imza atmayı başardı. Üretici, ihracatçı ve ithalatçılardan oluşan; sektörün tüm paydaşlarını tek bir çatı altında bir araya getirerek bugün sektörün tek temsilcisi olan AİMSAD, sağladığı sektörel güç birliğinin yanı sıra gündemindeki yeni projelerle de sektörün yıllardır ihtiyacı olan birçok önemli ihtiyaca cevap vermeye hazırlanıyor.

AİMSAD’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı ise yine dernek gibi genç ve dinamik bir isim olan Mustafa Sabri Erol omuzluyor. Firmalardan aldıkları güçle AİMSAD’ı kurarak sektörde devrim yaptıklarını vurgulayan Erol, “10 binin üzerinde kişiye istihdam sağlayan, yaklaşık 300 firması, 1,5 milyar TL cirosu ve 90 milyon dolara ulaşmış ihracatı ile gelecek vaat eden dinamik bir sektörü, tek bir çatı altında birleştirmek çok büyük bir adımdı. Bundan sonraki hedefimiz sektörün potansiyelini gün yüzüne çıkarmak olacaktır. Sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirip kümelenerek birçok başarıya birlikte imza atacağız” mesajını veriyor.

Törk Makine ve AC İthalat firmalarının Yönetim Kurulu Üyesi olan AİMSAD Başkanı Mustafa Erol, aynı zamanda İstanbul Ticaret Odası Takım Tezgahları ve Otomasyon Komitesi Başkan Yardımcılığı, Makine İmalatçıları Birliği (MİB ) Yönetim Kurulu Üyeliği ve SAHA İstanbul – Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayicileri İş Adamları Derneği Kurucu Üyeliği görevlerini de yürütüyor. Erol ile gerçekleştirdiğimiz sohbette AİMSAD’ın kuruluş amaçlarını, gelecek döneme ilişkin dernek hedeflerini ve sektördeki gelişmeleri ayrıntılarıyla konuştuk.

 

 

Öncelikle bize sektörün onyıllar içinde nasıl bir gelişim gösterdiğini anlatır mısınız?

Ağaç işleme makineleri sektörünün geçmişi aslında çok eskilere dayanmaktadır. Anadolu’da orman ve ahşabın kullanım alanının yoğun olduğu bölgelerdeki el sanatlarına bağlı olarak doğup zamanla bir sanayi haline geldi. 1980’lerin başına kadar sektöre masif mobilyaları işleyen sabit makineler ve el işçiliği hakim idi. Ancak zamanla mobilya üretiminde farklı hammadde ve malzemelerin kullanılması ağaç işlemeyle ilgili farklı makinelerin üretilmesine neden oldu. 1980’lerin başında mobilyada çok ciddi bir devrim oldu. Bunu ise ağacın dallarının kullanılmasıyla oluşan levha imalatının yani bugünkü adıyla sunta ve MDF’nin gündeme gelmesi tetikledi. Hem imalatın seriliği hem de hammaddenin ucuz olması önce ABD’nin, ardından da Avrupa’nın levhaya olan ilgisini artırdı. Bu da doğrudan bu malzemeleri işleyen makine ihtiyacını ortaya çıkardı.

 

Türkiye bu sürece hemen dahil olabildi mi peki?

Önce biz bu konuda küçük makineler imal ettik. 1980’ler bu tip uygulamalara alışmakla geçti. 1990’lar ise ithal ürünlerin yoğun şekilde ülkemize girmesiyle tam bir patlamanın yaşandığı bir dönem oldu. Türkiye’deki imalatçılar da bunlardan esinlenerek kendilerini yeniden gözden geçirip bu tür ürünlerin imalatına başladı. Gerekli olan bazı makineler üretilip yan sanayisi de gelişince teknolojik makineler ortaya çıktı. 90’lar çok yoğun ve başarılı yıllardı sektör için. Türkiye pazarı çok hızlı büyüdü ve gelişim gösterdi. 2000’li yıllarda yan sanayinin de bizi desteklemesinden ve uluslararası imalat firmalarının Türkiye’de üretim yapmaya başlamasından aldığımız güçle sektör; kilogram değeri yüksek, katma değerli ürünler üretmeye başladı. Bugün Türkiye olarak levha üretiminde ve sektöründe dünyada ilk 5’te Avrupa’da da Almanya’dan sonra  2. sıradayız. Bunları işleyecek makineler bazında da sektör olarak dünyada ilk 10’da, Avrupa’da ilk 5’teyiz.

 

Sektörün bugün geldiği nokta itibarıyla ulaştığı ihracat-ithalat ve üretim büyüklüğü nedir?

Türk ağaç işleme makineleri sektörünün ithalatı 300 milyon dolar, ihracatı ise 90 milyon dolar civarında. Ama iç pazarın büyüklüğü bunun neredeyse 5 katı. Ağaç işleme makineleri ve yan sanayi sektörü 10 bin kişiye yakın istihdam sağlıyor. 1.5 milyar TL ciroya ve 300 firmaya sahibiz. Mevcut ithalat, ihracat ve üretim rakamlarının sektörün potansiyeline göre henüz çok düşük olduğunu düşünüyoruz. Bu rakamlar çok hızlı artış gösterecek.

 

Büyümenin itici gücünü neler oluşturacak sizce?

Türkiye’de son dönemde kentsel dönüşüm süreciyle birlikte inşaat sektöründe yaşanan hareketlilik ve aynı zamanda mobilya firmalarımızın ihracatı öğrenip buna göre pozisyon almaları mobilya ihracatını artırdı. Tüm bunlar bizim için potansiyel oluşturuyor. Ayrıca sektörün üretim kolları çok  çeşitli. İç ve dış mekan mobilya ürünleri, bahçe mobilyaları, kaplama, ev ve ofis mobilyaları üretimi olmak üzere çok geniş bir sektör tabanına  sahibiz. Bu da sektörü canlı tutuyor. Bizi hareketlendiren bir diğer unsur ise, mobilya sektöründeki moda kavramı. Mobilya alımında kadınların tercihinin öncelikli olması, modanın çabuk değişmesine ve beraberinde her yıl yeni ürünlerin ve tarzların gündeme gelmesine neden oluyor. Bu da makine parkının değişmesini zorunlu kılıyor. Sac işleme ya da takım tezgahları sektörüne göre ağaç işleme makinelerinin dinamiği 3-4 kat daha fazla. Bu gelişmeler, iç pazarın yanı sıra ihracatın da önümüzdeki dönemde ciddi derecede artmasını sağlayacak.

 

İvmeyi artırmak adına firmalar ne gibi çalışmalara odaklanırsa bu dönüşümü hızlandırıp dünya ile daha kolay rekabet edebilir?

Sektörde birkaç konuda ciddi bir değişim ve dönüşüm var. Bunlar ne diye sorarsanız en başta kurumsallık geliyor. Sektöre aile firmalarının hakim olması, genel anlamda kurumsallaşmanın da yay- gınlığını düşürüyor.

 

Bununla birlikte, firmalarımız bunu sağlama yönünde son yıllarda ciddi çalışmalar yapıyor. Sektörde geçmişe göre bugün daha profesyonel yönetilen şirketler var. Ancak bu oranı daha da artırmak gerek. Aynı zamanda düşük katma değerli ürünleri terk edip daha nitelikli ve kilogram bedeli daha yüksek ürünler üretmeye ve satmaya yönelmeliyiz. Biz şu anda bu geçiş süre- cindeyiz.

 

Yeni bir örgütlenme ihtiyacının doğması da bu sürecin bir parçası mı oldu? AİMSAD’ın kuruluşunun temelinde hangi nedenler yatıyor?

Derneği kurmamızın en büyük hedeflerden biri bireysel olarak değil kurumsal olarak bir araya gelmekti. Bir başka deyişle, sektörün kümelenerek bir dernek çatısı altında birleşebilmesi ve bir nitelik kazan- masıydı. Bu adımı da geçen sene Haziran ayında; İstanbul’dan, Bursa’dan, İzmir’den sektörün birçok firmasıyla birlik olup bu oluşum içine girerek attık. Derneğimizin ana hedefi olan firmaların kurumsallaşması, Avrupa ile nitelikli ürünlerde yarışmak için kümelenme sağlamaktı. Bunu da şu anda gerçekleştiriyoruz.  İlk 1 yılda sektörün birbiriyle tanışması amaçlı Bursa, İzmir, Ankara ve İstanbul’da muhtelif “Sektör Buluşması” organizasyonları gerçekleştirdik. Bu çerçevede sektöre AİMSAD’dan beklentilerin ne olduğunu sorduk, buna göre de yol haritamızı belirledik. Bizi en iyi şekilde tarif ve temsil  temsil edecek, Anadolu’daki firmalarımızın da İstanbul’da bir merkezi olabilecek, Avrupa standartlarında bir ofisi hayata geçirdik. İhtiyaç gerekirse daha fazlasını da memnuniyetle yaparız. Nitelikli ve tecrübesi olan bir kadromuz var. Derneğimizin ilk 3 yıllık döneminde sektörün güç birliğinin doğurduğu rüzgarı da arkamıza alarak gidebildiğimiz yere kadar ve gidebildiğimiz hızla gitmek istiyoruz.

 

Sektörün böyle bir çatı kuruluşu hayata geçirmekte geç kaldığını düşünüyor musunuz?

Kesinlikle çok geç kalınmış bir adım. Bizim sektör olarak dernekleşmemiz çok büyük bir devrimdir. 27 yıldır ihtisas fuarı düzenlenen bir sektörün derneği yoktu. Bu kadar senedir fuarı olan bir sektörde derneğin olmaması, firmaların kişisel egolarını ve bir araya gelme kültürünün olmamasını ve dolayısıyla da dernekleşebilmemizin ne kadar büyük bir başarı ve devrim olduğunu gösteriyor. İmalatçı ve ihracatçıların yanı sıra ithalatçıların da derneğimizde olması önemli bir çeşitlilik. Başka sektörlerde imalatçı ve ithalatçılar ayrı dernekler kuruyor. Biz ise sektörün tüm paydaşlarını tüm kesimlerini bir çatı altında toplayıp bir araya getirmeyi başardık.

 

Bu birliktelik sektöre ne katacak?

Sektörün tüm kollarıyla devletin karşısına tek bir muhatap olarak çıkabilmesi çok önemli. Çünkü kamu, sektör olarak tek bir kurumla muhatap olmak istiyor. İşte biz bunu da başardık. AİMSAD devletle sektör arasında güçlü bir köprü görevi görecek. Ayrıca AİMSAD olarak 27 yılldır düzenlenen fuarımız için REED TÜYAP ile lehtar dernek olarak bir “İşbirliği Anlaşması”na imza attık. Tanıtım ve organizasyon çalışmaları için REED TÜYAP ile birlikte çalışıyoruz. Ekim ayında düzenlenecek olan fuarda da ilk kez bu çalışmaların çıktılarını uygulayacağız. Bu yıl mutlaka gücümüzle bir fark yaratacağız. Tüm bu çalışmalarla sektördeki potansiyeli açığa çıkaracağız. İş ortaklıklarına köprü olacağız. Türkiye’de üretilemeyen makine parkını çıkarıp yeni bir sayfa açacağız. Derneğin kurulması bu anlamda sektörde bir milat oldu diyebiliriz.

 

AİMSAD, Türkiye gibi yurt dışında da sektörü temsil edecek…

Evet, bununla ilgili en güzel çalışmayı LIGNA Fuarı’nda yaşadık. Yurt dışındaki ilk fuar tecrübemiz olan LIGNA Fuarı, AİMSAD üyeleri ve Türk firmaları için çok başarılı geçti. Fuarda AİMSAD dışında hiçbir ülkenin derneğine ait ayrı bir stant yoktu. Hiçbir ülkenin dernek standı yokken biz AİMSAD olarak Türkiye’yi çok iyi temsil ettik. 6 bin adet bastığımız üye kataloğumuzu dağıtarak çok güzel bir tanıtım çalışması yaptık. Katılımcı Türk firmalarımız en iyi fuarlarını geçir-  diklerini belirttiler. İkinci yurt dışı fuarımız Rusya’daki Ağaç İşleme Makineleri ve Mobilya Üretimi Teknolojileri Fuarı WOODEX olacak. Buraya ağırlıklı olarak ziyaretçi olarak katılacağız. Fuar bize mümessillik vermek istiyor, gerçekleşirse üyelerimize de bir katkımız olacak. Dernek üyesi olmayan firmalar da bizimle yürüdüğü taktirde fuar ve temsil avantajlarından yararlanacak. Dünyada sektörümüze dair belli bir büyüklüğe ulaşmış 10 fuar organizasyonu var. AİMSAD olarak bu fuarlarda Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmek istiyoruz.

 

AİMSAD’ın üye sayısında nasıl bir artış öngörüyorsunuz?

2014 sonu itibarıyla derneğimizin üye sayısı 38 idi. Şimdi bu sayı 50’ye yaklaşıyor. Bu yıl sonunda REED TÜYAP fuarıyla daha çok firmaya ulaşacağımızı ve yüzde 50 üye artışı yaşayacağımızı düşünüyoruz. Hedefimiz 100 firmayı en kısa sürede aşabilmek.

 

Gelecek dönemde dernek projeleri arasında neler yer alıyor?

Öncelikle sektörün ve firmaların hedeflerini ve ihtiyaçlarını güncelliyoruz. Sektörde 20 civarında alt grup ve üretimi bulunuyor. Şu an üyelerimizin uluslararası rekabetçiliğinin geliştirilmesine yönelik bir proje yapıyoruz ve bu UR-GE projesindeki 15 firmayı özellikle farklı sektörleri temsil eden firmalar arasından seçtik. Şimdi bir ihtiyaç analizi hazırlayacağız. Bu raporda ortak hedef ve ihtiyaçlar ortaya çıkacak. Buradan hareketle yol haritamızı belirleyeceğiz. İhtiyaçlar ortak havuzda buluşacak. Sektördeki farklı alt gruplara dokunup, onları dinleyip, onların sesi olacağız.

Sektörün ihracat potansiyeli sizce yüksek mi?

Dünyada ağaç işleme makineleri ve yan sanayisi alanında 6,5 – 7 milyar dolarlık bir ihracat var. Bizim ihracatımızın henüz 90 milyon dolar olduğunu göz önüne alırsak gidebileceğimiz ne kadar uzun bir yolun ve ne kadar büyük bir potansiyelin olduğunu görmemiz mümkün. Firmaların ve sektörün büyümemesi için hiçbir sebep yok. Sadece doğru stratejik bir yol çizmeleri gerek. Güzel yönlendirmeler ile küresel markalar yaratabilir ve sağlıklı firmalar çıkarabiliriz sektörden. Markalaşmak çok kolay değil, bunun için strateji ve düşünce değişimi gerekiyor. Tüm bunlar için biraz daha çaba gerekiyor. Türkiye’nin daha iyi noktalara geleceğine kesinlikle inanıyorum. Sektörün önü çok açık. 2023’te sektör olarak ihracatta 200-250 milyon dolarlık iş hacmine ulaşabileceğini düşünüyorum.

 

Alternatif pazar oluşturulması konusunda AİMSAD’ın nasıl desteği olacak sektördeki firmalara?

Sektörün ihracat haritası çok geniş. Her ürünün pazarı farklı. Çünkü her ülkede moda ve tercih edilen ürünler farklı. Sektörde ürün ve pazar çeşitliliği nedeniyle çok büyük potansiyel var. Ancak bireysel olarak bu pazarlara girmek çok da kolay değil. Bu noktada biz AİMSAD olarak örgütlenme gücümüz ile bu ürün ve pazar çeşitliliğini fırsata çevireceğiz. Sektör bugüne kadar kendi başarısıyla bu noktaya geldi, şimdi biz kümelenme gücüyle bu başarıyı daha da büyüteceğiz.

AİMSAD olarak bir önemli çalışmamız daha var. Sektörde Türkiye’de üretilmeyen ama üre- tilebilecek makinelerin portföyünü çıkarıyoruz. Sektör olarak yapmadığımız çok sayıda makine çeşidi var. Bu konuda bir çalıştay yaparak firmalara yol gösterip yeni ürün hedeflerine yönlendirmeliyiz.

Bu şekilde sektörün ürün yelpazesini çeşitlendirip,  ihracat pazarlarına yenilerini eklemek hedefindeyiz.

 

Tam da bu noktada firmalara fırsatları değerlendirmeleri için neler yapmalarını tavsiye edersiniz?

Sektörün yüzde 90’ı aile firmasından oluşuyor. Bu nedenle kurumsallaşmaya ciddi önem vermeliler. Avrupa’dan taklit üretime son verip devletin araştırma geliştirme ve ürün geliştirmeye yönelik desteklerden faydalanabilirler. Avrupa’daki rakiplerimiz olan Alman ve İtalyan firmalar böyle AR-GE ve ÜR-GE destekleri almıyorlar, bunu fırsat bilip gerekli işlemleri devreye alarak bu destekleri hayata geçirmeliyiz. Bunları sonuna kadar kullanmalıyız. Şu anda Türkiye’nin makine imalatındaki kilogram bedeli olan 8-10 TL’yi en kısa zamanda 50 TL seviyesine çıkarmak gerekiyor. Firmalarımızın bunu yapabilecek potansiyeli var. Yurt dışını ve rakiplerini yakından takip ediyorlar. Eksik gördükleri boşluklarını çok kısa zamanda dolduracaklardır.

TÜBİTAK ve KOSGEB desteği kullanmayan makinecimiz kalmadı gibi. Bu da bize umut veriyor. Ayrıca eğitim de çok önemli, eğitime mutlaka odaklanmalılar.

 

Eğitim konusuna değinmişken AİMSAD olarak üyelerinize sağlayacağınız destekleri açıklar mısınız?

Eğitim firmalar açısından ciddi  bir maliyet. Dernek olarak firmaların bu ihtiyacını karşılamak istiyoruz. AİMSAD çatısı altında kümelenip ortak eğitimlerle maliyeti düşürmeyi hedefliyoruz. Bu amaçla da Ekonomi Bakanlığı uhdesinde ve onayıyla Uluslararası Rekabeti Geliştirme (UR-GE) projesi başlattık. İlk etapta 15 firmamız bu oluşum içinde yer alacak. Bu proje ile firmalar ihracata yönelik markalaşmayı sağlayıp, ihracat için eksik belgelerinin tamamlanması konusunda eğitim, danışmanlık hizmetleri, tanıtım gibi ihtiyaçlarını karşılayacak. Böylece ortak işbirlikleri hızlanıp firmalarımız gelişecek.

Mobilya sektöründe olduğu gibi, bizim sektörümüzdeki firmaların da nitelikli ve teknik eleman ihtiyacı var. Sektörün istihdam yönünde eksiği büyük. Meslek liselerinin kalite ve niteliğinin artırılması, hatta bu noktada sektörün de bu konuya sahip çıkması gerekiyor. Ayrıca üniversite-sanayi işbirliklerine imza atmalıyız. Avrupa’nın başarılı olup da bizim eksik kaldığımız en temel nokta bu. Bu eksiğimizi kapatırsak Avrupa ile daha eşit koşullarda rekabet edebiliriz.

Eğitimle ilgili uzun vadede Mesleki Teknik Beceri Geliştirme Merkezi projesini gündemimize aldık. 2 yıl bekleme süresinin ardından bu projeyi hayata geçireceğiz. Bizim AB fonu ya da devlet desteğiyle eğitime odaklanmamız gerek. Dernek bu noktada önemli görevler alacaktır. Ayrıca sektöre yönelik bir Mesleki Test Merkezi oluşturmak istiyoruz.

 

“Dergimiz, sektörün sesi olacak”

Sektörün birlikteliğini sağlayıp, firmaların görüşünü alabilmek ve kendimizi en iyi şekilde anlatabilmek için de  sektörümüzün sesi olup AİMSAD’ı temsil eden bir dergi yayınlama kararı aldık. AİMSAD Dergisi 2 ayda bir yayınlanacak ve 3 bin 500 adet basılacak. Dergimizi, sektör paydaşlarımıza ve birinci pazarımız olan mobilya ve ağaç işleme makineleri imalatçılarına dağıtacağız. Tabi ki bir derginin yaşayabilmesi için destek gerekiyor. Sektörden ve bizimle çalışan dolaylı sektörlerden haber ve reklam açısından azami destek alacağımıza inanıyoruz. Ancak burada şunu da vurgulamak isterim ki, biz dergiyi bir kazanç kapısı olarak görmüyoruz. Maliyetine bir dergi çıkarıp sektörün görüşünü herkesle paylaşabilmeyi amaçlıyoruz. Sektördeki ürünlerin ve gelişmelerin bizim derneğimiz tarafından tarafsız şekilde yayınlanması çok önemli. Firmalarımız bizim tamamen bağımsız olduğumuzu ve herkese aynı mesafede olduğumuzu bilsinler. ‘İlk gönderen, sayfada yerini alır’ esasına dayalı bir reklam politikası uygulayacağız. Biz kar amacı gütmeyen bir kurum olduğumuz ve bu işi sektör yararına yaptığımız için sektördeki diğer dergilerin yaklaşık üçte biri fiyatına denk gelen bir reklam tarifesi sunabilme imkanımız olacak. Dergiyi çıkarmak için maliyetine bir bütçeyle sektördeki firmalarımızın tanıtımını yapacağız. Bu noktada sektörden haber ve reklamlarıyla desteklerini bekliyoruz.