Avrupa’nın tam kalbindeki Bosna Hersek, AB’ye üyelik başvurularının kabul edilmesinin ardından adaylık statüsü bekliyor. Adaylık statüsüyle rekabet gücünü, yatırım ve iş sahalarını artıracağına kesin gözüyle bakılan ülkenin, AB entegrasyonu ile ekonomisinin daha da güçlenmesi bekleniyor. Bu süreç ile birlikte, NATO ve AB rotasına yerleştiği andan itibaren taşı toprağı çok daha değerlenecek olan Bosna Hersek ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin ise 1 milyar dolara ulaşması hedefleniyor.

Güneydoğu Avrupa bölgesinin merkezinde yer alıp Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar olmak üzere üç etnik gruba ev sahipliği yapan Bosna Hersek, bugün yönetim açısından Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti olmak üzere iki enstiteye yani devletçiğe bölünmüş durumda. Kuzey, batı ve güneyden Hırvatistan, doğudan Sırbistan, yine güneyden Karadağ ile çevrili olan ülke bugünlere gelişinde yakın tarihin en acımasız ve kanlı savaşlarından birine sahne oldu.

Fatih Sultan Mehmed döneminde 1463 yılında Osmanlı himayesine giren ve 1878 yılına kadar Osmanlı himayesinde kalan Bosna Hersek, daha sonra önce Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, ardından Yugoslavya topraklarının parçası haline geldi. Bosna Hersek, Eski Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin altı federe cumhuriyetinden biri olarak bağımsızlığını Yugoslavya’nın çözüldüğü yıllarda kazandı. 1992 yılında Yugoslavya’dan ayrılan Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlığını tanıyan AB ve BM, Makedonya ve Bosna-Hersek’in bağımsızlığını referandum şartına bağladı. Bu nedenle 1992 yılında Bosna-Hersek’te yapılan referandumda halk bağımsızlıktan yana oy kullanınca yeni devlet kuruldu. Ancak bu devleti, ülkedeki Sırplar tanımadı ve Boşnaklar ile Hırvatlara karşı savaş açtı. Savaş boyunca Sırp güçler çok sayıda şehirde Müslüman Boşnaklara yönelik katliamlar, işkenceler ve tecavüzler gerçekleştirdi. Özellikle güney ve batıda Hırvatlar tarafından çok sayıda Boşnak katledildi, toplama kamplarında işkenceler yapıldı. Savaşın son yılında, BM’nin güvenli bölge ilan ettiği Srebreniça’da 8 binden fazla Boşnak Müslümanın Sırp komutan Ratko Mladiç önderliğindeki askerlerce katledilmesi, savaşın en acı izi olarak hafızalara kazındı. 3 buçuk yıl devam eden savaş, 14 Aralık 1995 tarihinde Dayton Barış Antlaşması’nın imzalanmasıyla resmen sona erdi. Buna göre ülkede barışı uygulayacak Barışı Uygulama Konseyi adı altında uluslararası bir konsey kuruldu. Bu konsey Bosna-Hersek Yüksek Temsilciliği’ni kurdu. Sonuçta ülkede bulunan bu yüksek temsilcilik şu anda cumhurbaşkanını görevden alma dahil birçok yetkiyle donatılmış durumda. Ayrıca bu anlaşmaya göre Üçlü Cumhurbaşkanlığı Konseyi’yle de ülkedeki üç etnik grup temsil ediliyor.

Bosna-Hersek Cumhuriyeti, toprakların yüzde 51’ine sahip Hırvat ve Boşnaklardan oluşan Bosna-Hersek Federasyonu ve toprakların yüzde 49’una sahip Sırplardan oluşan Sırp Cumhuriyeti olmak üzere iki devletten oluşuyor. Bu iki enstitenin yanında Brcko Bölgesi, Merkezi Hükümetin kontrolünde özerk bir bölge yapısı olarak yer alıyor. Bosna Hersek Federasyonu 10 kantondan oluşurken, Sırp Cumhuriyeti kendi içinde bölgeler ve belediyeler şeklinde yapılanmış durumda.

Her devletçiğin siyasi ve ekonomik yapılanması birbirinden farklı. Dayton Barış Antlaşması doğrultusunda oluşturulan anayasaya göre, devletin en üst makamını Boşnak, Sırp ve Hırvat üyelerden oluşan Devlet Başkanlığı Konseyi oluşturuyor. 4 yıllığına seçimle belirlenen üyeler, 8 ayda bir dönüşümlü olarak Konsey Başkanlığı görevini üstleniyor. Cumhurbaşkanının yanında, Parlamentonun altında görev yapan Bakanlar Kurulu diğer önemli bir kurum. Başbakan ve 9 bakandan oluşan Bakanlar Kurulundaki bakanların Konsey’de olduğu gibi, her birinin diğer milletlerden ikişer yardımcısı var. Söz konusu kurumların yanında Temsilciler Meclisi ve Bosna-Hersek Halk Meclisinden oluşan Bosna-Hersek Parlamentosu bulunuyor.

Savaş sonrası sanayi üretimi azaldı

Bosna Hersek’in ekonomik yapısına baktığımızda savaş öncesi sınai üretim yapısı ile savaş sonrası üretim yapısının farklılık gösterdiği dikkat çekiyor. 1945-50 yılları arasında ülkede toplam üretimin yüzde 70’ini tarım sektörü oluşturmaktaydı. Savaş öncesinde ise Bosna Hersek ekonomisi tarım ağırlıklı bir yapıdan sanayi ağırlıklı bir yapıya dönüşmüştü. Bosna Hersek savaş öncesi sosyalist ülkeler arasında sanayinin gelişmişliği bakımından en iyi ülkeler arasında yer almakta idi. Sanayi sektörü yaklaşık 1000 adet sanayi tesisi ile GSYİH’nın yarısını oluşturuyordu. Savaş bitiminde üretim tesislerinin büyük bir çoğunluğunun ya tamamen tahrip edilmesi ya da büyük ölçüde zarar görmesi nedeniyle toplam sanayi üretimi savaş öncesi ile kıyaslandığında oldukça düşük seviyelere düştü.

Savaştan önceki dönemde metal işleme, makine üretimi, kimyasallar, ağaç işleme, gıda, tekstil ve deri sektörlerinde yoğunlaşan ve katma değeri nispeten yüksek üretim yapısı, yerini gıda işleme, metal dışı ürünler ve mineraller, ağaç işleme ve temel metaller gibi düşük katma değerli sektörlere bıraktı. Günümüzde ağırlıklı olarak hizmetler, bankacılık, enerji ve turizm sektörlerinde yatırımlar yapılıyor.

Ülkenin ekonomik büyümesi, AB’deki gelişmelere bağlı

2017 yılı tahmini değerlerine göre GSYİH’nın yüzde 7,8’i tarım, yüzde 26,8’i sanayi ve yüzde 65,4’ü hizmet sektöründen oluşuyor. IMF tarafından nominal değerlerle 2017 Bosna Hersek GSYİH’nın 17,5 milyar dolar, kişi başına milli gelirin ise 11.404 dolar olduğu tahmin ediliyor. Bosna Hersek’te 2017 yılı itibariyle enflasyon oranı bir önceki yıla göre artış göstererek yüzde 1,8 düzeyinde gerçekleşti. EIU tarafından 2018-2022 döneminde ülkede gerçekleşecek enflasyon oranının ortalama yüzde 2,1 olacağı öngörülüyor. Ülkenin ekonomik büyümesi, ihracatta en önemli pazarı olan AB ülkelerindeki gelişmelerle doğrudan orantılı. 2017’de yüzde 2,5 büyüdüğü tahmin edilen GSYİH’da 2018-2022 döneminde ortalama yüzde 2,9 büyüme olacağı bekleniyor.

Bosna Hersek ekonomisinin en büyük sorunlarından biri işsizlik. Son yıllarda gerek küresel krizin etkileri gerek ülkedeki siyasi istikrarsızlık istihdamı olumsuz yönde etkiliyor. Bosna Hersek İstihdam Kurumu tarafından açıklanan verilere göre, ülkedeki işsiz sayısının 458 bin 355 olduğu belirtildi.

Ülke ekonomisinin önemli yapısal konularından biri de iç piyasada rekabetçi iş ortamının yaratılamaması ve yabancı yatırımlara yeterli teşvik ve güvencelerin sunulamaması. Ülke, halk şirketlerini özelleştirerek ve yabancı sermayeye ilgiyi artırarak bürokrasisini kısmaya çalışıyor. Ülkenin ekonomi alanındaki önceliklerini AB’ye entegrasyon süreci, finansal yapının sağlamlaştırılması, kamu reformu ve ülkenin AB üyeliği önündeki ön şartlardan biri olan Dünya Ticaret Örgütü üyeliği oluşturuyor. Öte yandan Dünya Bankası’nın hazırladığı ve 190 ülkedeki yatırım ortamının elverişliliğini ölçen “Doing Business 2017” raporunda Bosna Hersek 81. sırada yer alıyor.

AB’ye üyelik ekonomi için çok önemli

2003 yılında “potansiyel aday ülke” statüsünü alan Bosna-Hersek, İstikrar ve Ortaklık Süreci’nin bir parçası olma yolunda AB ile müzakere sürecini 21 Kasım 2005 tarihinde AB Konseyi’nin verdiği karar ile başlattı. Bosna Hersek, 15 Şubat 2016 tarihinde AB’ye üyelik için resmî olarak başvurdu. Başvurusu 20 Eylül 2016 tarihinde kabul edilen Bosna Hersek, üyelik başvurusunun kabul edilmesi için gerekli kriterleri yerine getirdi. 2016 yılının sonunda üyelik süreci kapsamında AB Soru Kitapçığını teslim alan ve binlerce sayfalık kitapçığı 14 ayda cevaplayıp iade eden Bosna Hersek, kendisine “aday ülke” statüsü verilmesini bekliyor. Bosna Hersek’e ne zaman “aday ülke” statüsü verilebileceğine ilişkin henüz net bir tarih yok. Bosna Hersek, Avrupa Birliği’ne tam üye olarak kabul edilen ilk müslüman ülke özelliğini taşıyor.

Bu anlaşma Bosna Hersek ve AB arasında bir serbest ticaret bölgesi oluşturmakta, gümrük tarifeleri ve gümrük kısıtlamalarını karşılıklı olarak kaldırılmasını öngörmekte. AB ülkeleri tarafından onaylanmasından sonra yürürlüğe girecek olan bu anlaşma sayesinde, AB standartlarına uygun üretilen bütün Bosna Hersek ürünleri gümrüksüz ve hiçbir kısıtlama olmaksızın AB pazarına girebilecek. Bu durumun ülke ekonomisini daha da geliştireceği, rekabet gücünü artıracağı, yatırımları ve iş sahalarını artıracağı muhakkak.

Bosna Hersek dış ticaretinin yaklaşık yarısını AB ülkeleri ile gerçekleştiriyor. Öteden beri süregelen ekonomik ilişkiler nedeniyle dağılan Yugoslavya’dan doğan yeni devletlerle olan ticari ilişkiler de büyük önem taşıyor.

Bosna Hersek, Orta Avrupa Serbest Ticaret Anlaşması-CEFTA’nın bir üyesi ve Türkiye ile Serbest Ticaret Anlaşması bulunuyor. Ülke ayrıca ABD, Yeni Zelanda, İsviçre, Norveç ve Japonya ile tercihli ihracat rejimi anlaşmasına sahip.

Ekonomik parametrelerde gidişat olumlu

Bosna Hersek Ekonomik Planlama Müdürlüğü tarafından açıklanan Makroekonomik Hareketler Raporu’nda, ülkenin 2018 yılı ilk çeyreği ihracatının, geçen yılın aynı döneme göre yüzde 12,1 oranında arttığı belirtildi. Raporda Ocak-Mart 2018 döneminde sanayi üretiminde, 2017 yılının aynı dönemi ile karşılaştırıldığında yüzde 5, istihdam oranlarında ise yüzde 3 artışın gözlemlendiği ifade edildi. Raporda ayrıca, Bosna Hersek’in devlet düzeyinde 2018 yılının ilk üç ayında 3,5 milyar KM kamu geliri toplandığı, bu rakamın geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 8 oranında artışa tekabül ettiği belirtildi.

Öte yandan Bosna Hersek İstatistik Kurumu tarafından açıklanan verilere göre, 2018 yılının Nisan ayında takvime uyumlaştırılmış sanayi üretiminin mart ayına nazaran yüzde 1,7 oranında azaldığı, geçen yılın nisan ayına nazaran ise yüzde 2,1 oranında arttığı belirtildi.

Dünya Bankası’nın büyüme beklentisi yüzde 3,2

Dünya Bankası 2018 yılı için yüzde 3,2 olarak öngördüğü Bosna Hersek’in büyüme beklentisini teyit ederken, Bosna Hersek Merkez Bankası verilerine göre ülke ekonomisinin 2017 yılı sonunda yüzde 2,7 büyüme gerçekleştirdiği bildirildi. Ayrıca Dünya Bankası’nın Global Ekonomik Perspektifler başlıklı haziran ayı raporunda, Bosna Hersek’in Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası’nın önümüzdeki yıl da yüzde 3,4 oranında artacağı vurgulandı. Açıklamada Arnavutluk, Bosna Hersek, Kosova, Makedonya, Karadağ ve Sırbistan’ın dahil olduğu Batı Balkan Bölgesi’ndeki 2018 yılı büyüme beklentilerinin yüzde 3,2, 2019 yılında yüzde 3,4 ve 2020 yılında yüzde 3,8 seviyelerinde öngörüldüğü ifade edildi.

Yabancı sermayenin ilgisi yetersiz

Yıllarca süregelen reform girişimlerine rağmen Bosna-Hersek ekonomisi hala yabancı yatırımlara açılım mücadelesi veriyor. Serbest yabancı yatırımlar politikası, KDV, ticaret ve gümrük politikalarının birleştirilmesi gibi reformlar başarı ile gerçekleştirilmesine rağmen yabancı yatırımcılar halen çeşitli engellemeler ile karşılaşıyor. Karmaşık yasal ve idari uygulamalar, şeffaf olmayan ticari prosedürler, yolsuzluklar, fakir altyapı, fikri mülkiyet haklarının yeterince korunamaması ve zayıf yargı yapısı bunlardan en önemlileri. Hükümet kayda değer gelişmeleri maalesef ki gerçekleştiremediği için Bosna-Hersek iş kurma kolaylığı açısından bölgesindeki sıralamada en altta yer almakta. Bu durum ülkeye sağlıklı yabancı yatırımların gelmesini de engelliyor.

Ülkeye özellikle 2000’li yılların başlarından itibaren doğrudan yabancı yatırımlar gelse de rakamları çok da yüksek değerlerde değil. Bosna Hersek Merkez Bankası verilerine göre ülkenin en fazla yabancı yatırım aldığı yıl 1,3 milyar Euro’luk yatırımın yapıldığı 2007 yılı oldu. 2015 yılında ilan edilen yeni projelere rağmen ülkeye giren yabancı yatırım tutarı bir önceki yıla oranla yüzde 24,1 azalarak 314 milyon Euro civarında olmuştu. Bosna Hersek Merkez Bankası’nın en son verilerine göre 2016 yılında da bu azalış yüzde 12,8 oran ile devam ederek 274 milyon Euro olarak gerçekleşti. Bosna Hersek Yabancı Yatırımı Teşvik Ajansı’na göre 2017’nin ilk altı ayında ise ülkeye giren yabancı yatırım miktarı bir sene öncenin aynı dönemine göre yüzde 66,8 artış gösterdi.

İthalatı ihracatından fazla

Dış ticaret açığı veren Bosna Hersek, 2017 yılında 6,36 milyar dolar ihracata karşılık 10,44 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi. Buna göre ülke ekonomisi 2017 yılında yaklaşık 4 milyar dolarlık dış ticaret açığı verdi. 2017 yılı verileri dikkate alındığında Bosna-Hersek’in dış ticaretinde önde gelen beş ülke ihracatta Almanya, Hırvatistan, İtalya, Sırbistan ve Slovenya, ithalatta ise Almanya, İtalya, Sırbistan, Hırvatistan ve Çin oldu. Türkiye ihracat listesinde yüzde 3,7 payla 7. sırada, ithalat listesinde ise yüzde 4,2 payla 8. sırada yer aldı.

Bosna Hersek’in önemli ihraç kalemlerini temel metaller, mobilya, motorlu araçlar (büyük ölçüde montaj), metalden eşya, ağaç ve ağaç ürünleri, deri eşya, gıda ve içecekler oluşturuyor. Ülkenin önemli ithalat kalemleri ise gıda ve içecek, petrol ve kömür, kimyasallar, makine ve ekipman ile motorlu araçlar…

Ticaretimizin gelişmesinde STA çok etkili oldu

Türkiye, Bosna Hersek’in egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve çok etnili yapısına saygı çerçevesinde, ülkedeki reform sürecini takip ederek Avrupa ve Avrupa-Atlantik kurumlarıyla (AB ve NATO) bütünleşmesini destekliyor.

Bosna Hersek ile ülkemiz arasındaki üst düzey ziyaretler, ilişkilerdeki dinamizmin korunması ve işbirliği alanlarının yaratılması bakımından büyük fayda sağlıyor. Bosna Hersek’teki ekonomik reform sürecini yakından takip eden Türkiye, Balkanlar’da kalkınma ve istikrarın ekonomik gelişmeyle beraber sürdürülmesi gerektiği bilinciyle, Bosna Hersek ile ikili ekonomik ve ticari ilişkilerin daha ileriye götürülmesine önem veriyor. İki ülke arasında belirli aralıklarla gerçekleştirilen büyük fuar ve organizasyonlar ikili yatırım ve ticaret ilişkilerinin daha da geliştirilmesine katkı sağlıyor.

Bosna Hersek ile 3 Temmuz 2002 tarihinde imzalanan ve 1 Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması (STA) ile ülkemiz menşeli sanayi mallarına bu ülkede uygulanan gümrük vergisi oranları 2007 başından bu yana sıfırlanmış durumda. Bosna Hersek ile ticari ilişkilerimizin gelişiminde bu STA önemli bir rol oynuyor. Ülkemizin bugüne kadar Balkanlarda imzaladığı en liberal STA olan anlaşma, karşılıklı ticaretimizi arttırmamız açısından çok önemli bir vasıta. Türk ihracatçıları bu pazarda güçlü olan Sırp, Hırvat, Alman, İtalyan, Avusturya, Yunan ve İspanyol firmaları ile rekabet ediyorlar.

Türkler 300 milyon doların üzerinde yatırım yaptı

Türkiye son dönemde ekonomik olarak özellikle Makedonya, Bosna-Hersek ve Sırbistan’da çok etkili oluyor. Bugüne kadar 80’e yakın Türk şirketi, Bosna Hersek’te 300 milyon doların üzerinde yatırım yapmış durumda. Türk işverenler, yaklaşık 5 bin Bosnalı’ya istihdam sağlıyor. Türk müteahhitler ise, Bosna Hersek’te 500 milyon dolara yakın 16 proje tamamladı. Ziraat Bankası’ndan Simit Sarayı’na, Hayat Holding ve Şişecam’dan Cengiz İnşaat, Beko ve Vestel’e kadar Türk markaları ülke ekonomisine ciddi katkı sağlıyor ve istihdam yaratıyor. En son bu yılın başında Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da düzenlenen 9. Saraybosna İş Forumu (SBF) kapsamında, Türkiye’den Enprode Mühendislik ve Yapım ile Bosna Hersek’ten Imres Smart şirketleri arasında ülkenin batısındaki Livno’da rüzgar çiftliği inşa edilmesine ilişkin iş birliği protokolü imzalandı. Enprode Mühendislik ve Yapım Şirketi Genel Müdürü Yüksel Güler, Bosna Hersek’in Hırvatistan sınırında bulunan Livno şehrinde yapılacak rüzgar çiftliğinin son derece önemli olduğunu vurgulayarak, “Üç aşamalı bir proje söz konusu. Projenin amaçlarından birisi de Bosna Hersek’i Avrupa Birliği’nin bağlantı sistemine yakınlaştırmak” dedi.

Tarihi ve kültürel bağlar ticarete olumlu yansıyor

Türkiye ve Bosna Hersek tarihi, kültürel ve insani bakımdan köklü ve sağlam bağlarla birbirine bağlı. Aralarındaki bağın bir neticesinde Türkiye, Bosna Hersek’i ilk tanıyan ülkelerin başında geldi. Ülkeler arasında her düzeydeki yoğun karşılıklı resmi ziyaretlerle ilişkilerin daha da geliştiğini ve derinleştiğini aktaran Türkiye’nin Saraybosna Büyükelçisi Haldun Koç, “Türkiye, Bosna Hersek’in istikrarını ve toprak bütünlüğünü destekliyor ve çok kültürlü yapısının korunmasını savunuyor. Avrupa Birliği’ne tam üye olmasını ve NATO’yla ilişkilerinin pekiştirilmesini teşvik ediyor. Öte yandan Bosna Hersek ile ekonomik ve ticari ilişkilerimiz yükselen bir grafik seyretmekte. Ticaret hacmimizin daha da geliştirilmesi hedefine ulaşmak için gerekli siyasi irade mevcut ve bunu teminen yoğun çalışmalarımız sürdürülmekte. Ziraat Bankası aracılığıyla sağlanan uygun koşullu kredilerle Bosna Hersek’te özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin sayılarının artmasına yardımcı olunuyor. Bosna Hersek’te Türk girişimcilerin yatırımlarının artırılması teşvik ediliyor” dedi. Türkiye’nin Saraybosna Büyükelçisi Haldun Koç, Bosna Hersek ile Türkiye arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması’nın ilk yapıldığı 2003 yılında ticaret hacminin 70 milyon dolar olduğunu anımsatarak, “Şimdi 70 milyon dolardan 700 milyon dolara yaklaştıysak bu aslında karşılıklı olarak Bosna Hersek ve Türkiye’nin ekonomik anlamda geldiği düzeyi göstermesi bakımından son derece çarpıcı” değerlendirmesinde bulundu.

Ülkenin Adriyatik Denizi’nde 20 km uzunluğunda bir sahil şeridi var. Ancak bu sahil şeridi ticari liman olma özelliğine sahip olmadığı için bu ihtiyaç Hırvatistan’ın uluslararası Ploçe Limanı kiralanarak gideriliyor.

Ticarette hedef 1 milyar dolar

İki ülkenin üst düzey temsilcilerine göre siyasi ilişkilerdeki yakınlığa rağmen ekonomik ilişkilerde halen istenen seviyeye ulaşılmış değil. İki ülke arasındaki ticaret hacminin en yakın zamanda 1 milyar dolara çıkarılması temenni edilirken, yetkililer tarafından iki ülke arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması’nın kapsamının yenilenmesi, hizmetleri de içerecek şekilde bir an önce revize edilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Bosna Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Denis Zvizdic, EFTA ve AB’nin yanı sıra Türkiye’nin de Bosna Hersek’in en önemli ticaret ortaklarından biri olduğunu vurgularken, Türk iş adamlarını, vergi avantajlarından yararlanmaya davet etti. Enerji santralleri, otoyol inşaat projeleri gibi yatırım bekleyen projelerin bulunduğunu belirten Zvizdic, sanayi yatırımlar alanında da stratejik ortak arayışı içinde olduklarını söyledi. Zvizdic, Bosna Hersek’in yenilenebilir enerji kaynaklarının yanı sıra önemli kömür yataklarına da sahip olduğunu vurgulayarak, “Sizleri Bosna Hersek’e yatırım yapmaya davet ediyorum. Sizin hizmetinizdeyiz. Tüm kapasitemizi, sizin projelerinizi ve yatırımlarınızı hayata geçirmek için işlevsel hale getireceğiz” şeklinde konuştu.

Yabancı yatırımı en çok Avrupa’dan çekiyor

Ülkeye giren yatırımların yüzde 85’i Avrupa’dan geliyor. 1994-2016 dönemi göz önüne alındığında en çok yatırımı olan ilk üç ülke Avusturya, Hırvatistan, Sırbistan oldu. Türkiye yüzde 3’lük payla bu sıralamada 11. sırada yer aldı.

En fazla yabancı yatırım çeken sektörlerin başında imalat, emlak, toptan ve perakende ticaret ve finans hizmetleri geliyor. Bosna Hersek Yatırım Geliştirme Ajansı-FIPA; gıda ve gıda işleme, otomotiv, bankacılık ve finans, inşaat, enerji, ormancılık ve ağaç ürünleri, bilişim teknolojileri, maden ve metal işleme, turizm ve tekstil sektörlerini yatırım için cazip sektörler olarak belirtiyor.

Başlıca ihraç ürünlerimiz: Mineral yakıt ve yağlar, makine, gıda, kara taşıtları, tekstil, plastik
Başlıca ithal ürünlerimiz: Deri, kösele, kimyasal maddeler, ahşap
Başlıca ihracat kalemleri: Metaller, tekstil, orman ürünleri
Başlıca ithalat kalemleri: Makine ve yedek parça, kimyasallar, petrol, gıda

İdari yapıdaki karmaşıklık bürokratik işlemleri artırıyor

Bosna-Hersek’te yatırım imkanlarının yanı sıra bazı ticari sorunlar da yaşanmıyor değil. Bosna-Hersek Devleti, Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti olarak ikiye bölünmüş Bosna Hersek Federasyonu da kendi içerisinde etnik yapı esas alınarak 10 kantona ayrılmış durumda. Karmaşık bir idari yapının varlığı bürokratik işlemleri artırırken, birbiriyle çelişen uygulamalara neden olabiliyor. Ülkede, diğer bölge ülkelerinde de görülebilen bürokrasinin yavaşlığı ve karmaşıklığı, zayıf hukuksal sistem ve dolayısıyla davaların uzun sürmesi, rüşvet olayları, ülkenin mevzuatında yaşanan belirsizlikler, özellikle vergi uygulamaları ile ilgili güncel bilgiye gereksinim ciddi sıkıntıların başında geliyor. Öte yandan ülkede standartlar ve teknik düzenlemeler, test ve sertifikalandırma işlemleri gibi konulardan sorumlu olan kuruluşların altyapı ve idari kapasitelerinin yetersizliği, yatırım teşviklerinin yetersiz olması, özellikle üretimde temel girdi olan elektrik, su, gaz fiyatlarında teşviklerin yetersiz olması gibi olumsuzluklarla karşılaşılabileceği dikkate alınması gereken konular arasında. Türk firmalarının bu hususları dikkate alarak hareket etmeleri ve yapacakları ticari ve yatırım faaliyetlerinde mutlaka Saraybosna Ticaret Müşavirliği ile temasa geçmelerinde fayda var.