Türk ağaç işleme makine sektörünün güncel durumu, hedef pazarları, global pazardaki konumu ve çözüm bekleyen sorunları ile ilgili değerlendirmelerini paylaşan SCM Türkiye Ülke Müdürü Umut Erkan, yeni dış pazarların bulunmasının ve Ar-Ge yatırımlarının önemine dikkat çekti. Türk ağaç işleme makine sektörünün rakibinin kim olduğunun iyi tespit edilmesi gerektiğine değinen Erkan; “Rakip üretici Avrupalı mı, Uzak Doğulu mu? Bu iki grup birbirlerinden çok farklı mantıklarda üretim ve pazarlama yapıyorlar. Firmalarımız bugün kendilerini doğru konuma koyamazlarsa ilerleyen yıllarda imajlarını değiştirmek çok kolay olmayacaktır. Korona krizi sonrası üreticilerimiz çok güzel bir fırsat yakaladılar. Avrupalı üreticilerin uzun teslim süreleri, Uzak Doğu üreticilerin kapanmalardan dolayı yaşadığı sıkıntının üzerine bir de navlun problemleri eklenince, Türk üreticileri için beklenenin çok üzerinde verimli geçen bir son iki yıl geçirdik. Tüm firmalar ihracat rekorları kırdı. Ancak bu fırsatı nasıl değerlendirdiklerini, 2024 sonrasında göreceğiz. İşte o zaman firmaların kendilerini nereye konumladıklarını anlayacağız” diye konuştu

AİMSAD Dergisi Fokus Röportajları kapsamında sorularımızı yanıtlayan SCM Türkiye Ülke Müdürü Umut Erkan, sektöre ilişkin önemli değerlendirme ve önerilerde bulundu. Yurt içinde oluşturulan markaların, global pazarlara uygun hale gelmesi için firmaların pazarlama ve marka departmanları için profesyonel destek alması gerektiğine değinen Umut Erkan şu değerlendirmelerde bulundu; “Son kullanıcı satışları bırakılıp, bayilik ağı oluşturulmalı. Ancak bunun için de üretim çeşitliliği önem kazanıyor. Bayiler tek tip makine üreten üreticilerle çalışmak istemiyorlar. Bunun için firmalar üretim çeşitliliğini artırmanın yanında, birkaç firma birleşerek grup firmalar oluşturabilirler.”

  • Ağaç işleme makine sektörü son 10 yıl içinde özellikle üretimde çok büyük yol kat etti. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Üretim alanındaki başarının devamı için neler yapılmalı?

Türk Ağaç işleme makine sektörü 1950’li yıllara dayanan bir geçmişe sahip. Küçük mobilya atölyelerine hitap eden makine üreticilerimiz, 90’ların sonuna doğru 50’nin üzerine çıkmışlardı. Günümüzde birkaçı hariç ne yazık ki faliyet göstermemektedirler. Bunun en büyük nedenleri arasında ihracatın az olması ve gelişen teknolojiye ayak uydurulamaması gösterilebilir. Belirttiğiniz atılım, daha çok 2000 sonrası kurulan firmalarımızın iç pazardaki gelişimlerinin yanı sıra, yurt dışı pazarlarını kullanarak ekonomik güçlerini arttırmaları sayesinde olmuştur. Ayrıca Türkiye’de üretilmeyen birçok makineyi üretmeye başlayan üreticilerimiz de bu ilerlemede çok büyük katkı payı sahipleridir. Örneğin; 1950’li yıllarda İtalya’da kurulan firmamız SCM Group, şu an üretiminin yüzde 80’ini üzerindeki kısmını dünyanın dört bir yanına ihraç etmektedir. Bu durum bize, sürekli başarı için, yeni dış pazarların bulunması ve Ar-Ge’ye yatırımın önemini anlatmaktadır. Bu konuda devletimizin üreticilerimize hem fuar katılımları için hem de Ar-Ge merkezleri için destek verdiğini biliyoruz. Ayrıca markalaşma da önem vermemiz gereken konulardan biri. Bunun için yurt dışı fuar katılımları ilk akıllara gelen konu olmakla beraber, hazırlıksız ve plansız yapılan fuarların zaman ve para kaybı olduğunu da not etmekte fayda var. Bunun için firmalarımız pazarlama ve marka departmanları için profesyonel destek almalılar ve bu yöndeki istihdamı artırmalıdırlar. Özetle yurt içinde oluşturduğumuz markaları, global pazara uygun şartlarda sunmalıyız.

“ÖNÜMÜZDEKİ SENELERDE DE DİJİTALLEŞME ZORAKİ BİR İHTİYAÇ OLARAK KARŞIMIZDA OLACAK”

  • Türk makine üreticileri olarak makine üretiminde dijital dünyaya ayak uydurabiliyor muyuz? Artılarımız ve eksilerimiz sizce neler?

Biraz önce bahsetmiş olduğum, çok eski markalarımızın şu an olmamaları gibi, günümüzdeki bazı önde gelen firmalar da dijital dünyaya ayak uydurmazsa, maalesef firmalarını bir sonraki nesile küçülterek aktaracaklarını düşünüyorum. Çünkü her geçen gün üretimden, pazarlamaya, maliyet muhasebesinden, makinelerde kullanılan sistemlere kadar dijitaleşme daha da artıyor. Ancak bunun için büyük yatırımlar gerekli. Nasıl bundan 20 sene önce Ar-Ge’ye yapılan yatırımlar firmalara külfet geliyorsa, günümüzde de dijitaleşme yatırımları firmalarımız için çoğu zaman gereksiz görülmekte. Ancak günümüzde firmalarımız hem devlet teşvikleri sayesinde hem de Ar-Ge’nin geri dönüşlerini gördükleri için bu nasıl artık tartışılmıyorsa, önümüzdeki senelerde de dijitalleşme zoraki bir ihtiyaç olarak karşımızda olacak.

 “PROFESYONEL İŞ GÜCÜ EKSİKLİĞİ SEKTÖRÜN EN BÜYÜK SORUNU”

  • AİM sektörünün çözüm bekleyen ilk 3 ana sorunu nedir? Bu sorunların çözümü için yetkililerden beklentileriniz nedir?

Ben sektörün en büyük sorunun, profesyonel iş gücünün eksikliği olduğunu düşünüyorum. Bu hem AİM sektörü için hem de müşterimizde büyük bir sorun olarak yıllardan beri sürüyor. Tabi ki bu tüm ülkeler ve sektörler için geçerli ama bizim sektörümüzde bunu bir problem olarak görüp bunun için sektör bazında bir adım atmış ne bir kurum ne de firma var. Bu konuyla ilgili olarak eğer AİMSAD bir adım atarsa müteşekkir olurum. İkinci olaraksa hem makine üreticimizde hem de makine kullanıcılarımızdaki üretimde ihtiyaç olan makinelerle ilgili, kabiliyetleri, kapasiteleri, yeterlilikleri konusunda yeteri kadar bilgileri olmaması ve makinelerin kullanım ömrü göz önüne alınarak yatırımların yapılmaması kanayan bir yara olarak duruyor. Yatırımcı ve ülkemiz adına sorunlarımızı sadece ötelemektedir. Müşterilerimizin idare eder makine yerine tam bir çözüm olabilecek yatırımları yapmalarına yönlendirilmesi gerektiğine inanmaktayım. Üçüncü problememiz de standartlaşma. Üretilen mobilya ya da türevlerindeki standartlaşma çok düşük olduğu için makine müşterilerimiz de geniş bir skalada üretim yapmaktalar. Bu da makineleşmede müşterilerimizi ve üreticileri zorlamakta. Ürünleri standarta oturtan Avrupa ülkelerinde de gördüğümüz gibi makineleri daha işe yönelik ve daha verimli hale getirilebiliyor. Biz de ise, makine üreticileri için sorun haline gelen ancak üreticilerce talep edilen, daha ekonomik makinelerden çok daha farklı fonksiyonların bulunmasını sağlamak, gibi bir verimlilik kaybı yaşanıyor. Ülkemizde özellikle inşaatın her geçen gün daha standart hale gelmesiyle mobilya, kapı gibi inşaat sektörüne yönelik üretici firmalarında üretimlerindeki çeşitliliği azaltarak makinelerden daha fazla verim almasını sağlayacağını düşünüyorum.

“ŞİRKETLER DE DEVLETLER GİBİ ANAYASAL BİR MANTIKLA İLERLEMELİLER”

  • Finansal okur yazarlık firmalar için kritik önem taşıyor. Türk ağaç işleme makine sektörü finansal okuryazarlık alanında kendini geliştirmeyi başardı mı?

Ne yazık ki ülkemizdeki değişken ekonomik durumdan ötürü bireyler daha fazla ekonomik okuryazarlıklarını arttırmak zorunda kalıyor. Burada önemli olan firmalarımızın da kendilerini bu konuda geliştirmeleri. Aynı bireylerde olduğu gibi firmalarımız da bu konuda doğal olarak kendilerini geliştiriyorlar. Ancak bunları şirket kültürüne geçirmedikçe bu gelişme çalışanlar bazında kalıyor. En ufak bir çalışan değişiminde ise hafızanın tümünü kaybediyor. Bunun için şirketler de devletler gibi anayasal bir mantıkla ilerlemeliler.

“ÇALIŞMALARINIZI GÖRÜYOR VE TAKDİR EDİYORUZ”

  • Son olarak AİMSAD’a önerileriniz nelerdir?

Sektör sorunlarının çözülmesini bekliyorum. Elbette bunun için çalışmalarınızı da görüyor ve takdir ediyoruz. Özellikle yıllardan beri sektörün kanayan yarası olan fuar alanı sorununu çözdüğünüzü düşünüyorum. Bunun yanında yetişmiş iş gücü için meslek odaları ve mesleki liseleri ile çalışmalar yapılabilir. Biraz önceki sorunuzda bahsetmiş olduğum, yatırımcı müşterilerimizi daha bilinçlendirmek için mobilya odaları ve dernekleri ile ortak ve tarafsız eğitimler verilebilir. Böylelikle mobilya ve ağaç sektörü olarak hep birlikte geleceğe daha iyi hazırlanmış oluruz.

“BAYİLER TEK TİP MAKİNE ÜRETEN ÜRETİCİLERLE ÇALIŞMAK İSTEMİYORLAR”

  • İhracat pazarlarının çeşitlendirilmesi için neler yapılmalı? Sizce sektörün en önemli hedef pazarları hangilerin?

Asıl sorumuz; rakip üretici Avrupalı mı, Uzak Doğulu mu? Bu iki grup birbirlerinden çok farklı mantıklarda üretim ve pazarlama yapıyorlar. Firmalarımız bugün kendilerini doğru konuma koyamazlarsa ilerleyen yıllarda imajlarını değiştirmek çok kolay olmayacaktır. Korona krizi sonrası üreticilerimiz çok güzel bir fırsat yakaladılar. Avrupalı üreticilerin uzun teslim süreleri, Uzak Doğu üreticilerin kapanmalardan dolayı yaşadığı sıkıntının üzerine bir de navlun problemleri eklenince, Türk üreticileri için beklenenin çok üzerinde verimli geçen bir son iki yıl geçirdik. Tüm firmalar ihracat rekorları kırdı. Ancak bu fırsatı nasıl değerlendirdiklerini, 2024 sonrasında göreceğiz. İşte o zaman firmaların kendilerini nereye konumladıklarını anlayacağız. Ayrıca ihracat pazarları iyi analiz edilmeli. Konuyla ilgili firmaların tekil değil, daha çok sizin önderliğinizde araştırmalar yapılmalıdır. Son kullanıcı satışları bırakılıp, bayilik ağı oluşturulmalı. Ancak bunun için de üretim çeşitliliği önem kazanıyor. Bayiler tek tip makine üreten üreticilerle çalışmak istemiyorlar. Bunun için firmaları üretim çeşitliliğini artırmanın yanında, birkaç firma birleşerek grup firmalar oluşturabilirler.