Bugün iç piyasa ağırlıklı olan satış portföylerini, 2-3 yıl sonra devreye almayı planladıkları yeni fabrika ile ihracat odaklı hale getireceklerini dile getiren KLK Makine İmalat Bölümü Yöneticisi Adem Külük, “Gelecek dönemde ürettiklerimizi ağırlıklı olarak yurtdışı pazarlara satmak istiyoruz. Yeni fabrikadan sonra ilk odaklanacağımız konu ihracat olacak. Önce fabrika yatırımını yapıp, ardından ihracata yöneleceğiz. Yeni fabrika bize sınıf atlatacak. Kazandığımızı yatırıma çevirip firma olarak bir anlamda kabuk değiştireceğiz” diyor.

Babası Hacı Hüseyin Külük’ün 40 yıllık sektör deneyimi ve danışmanlığı ile 2010 yılında kardeşleriyle birlikte KLK Makine’yi kuran Adem Külük, 34 yaşında genç bir yönetici olarak firmanın üretim ayağından sorumlu bulunuyor. Üretimin geliştirilmesi ve kapasite ile ürün çeşitliliğinin artırılması konusunda geleceğe yönelik hedefleri olan Adem Külük, yeni bir fabrika yatırımı için kolları sıvamış durumda.

Ankara Siteler’deki atölyelerinde bugün sadece kenar bantlama makinesi üretimi gerçekleştirdiklerini söyleyen Adem Külük, imalat alanlarının kısıtlı olmasından dolayı şu anda tek ürün üzerine üretim yaptıklarını, birkaç yıl içinde yeni bir fabrika kurarak üretimi daha geniş bir alana taşımak istediklerini açıkladı. Ankara Elmadağ’daki Hasanoğlan Organize Sanayi Bölgesi’nde 3 milyon TL’lik yatırım maliyetli fabrikanın 7 bin metrekarelik arazi üzerinde kurulacağına değinen Külük, “Şu anda 30 elemanımız var. Yeni fabrikayla birlikte çalışan sayısında da artış olacak. Şu anda yılda 500-600 adet makine üretiyoruz. Yeni tesis ile üretimde bin adeti geçip, yeni çeşitlere yönelmek istiyoruz. Kenar bantlamanın dışında sektörde fark yaratan yeni ürünleri portföyümüze almamız gerekiyor. Üretim sırasında geniş alan gerektiren CNC, ebatlama gibi makineler imal edebiliriz” bilgisini veriyor.

Şu anda satışların yüzde 20’sini yurtdışına yönelik gerçekleştirdiklerini dile getiren Külük, fabrika yatırımını yapmadan ihracatla ilgili yeni atılımlar düşünemediklerine vurgu yaparak, “İhracat yapabilmemiz için üretim alanımızı büyütmek ve üretim miktarını artırmak zorundayız. Yeni fabrikadan sonra ilk odaklanacağımız konu ihracat olacak. Yurtiçinde alıcı kitle ve kapasite belli, eğer fabrika yatırımını yapacaksak illaki ihracata da odaklanmamız gerek. Önce fabrika yatırımını yapıp, ardından ihracata yöneleceğiz” diyor.

Bize KLK Makine’yi kısaca tanıtır mısınız? Ne zamandan bu yana sektörde faaliyet gösteriyorsunuz?

Firmamız 2010 yılında kuruldu. Bu sektörü, baba mesleği olmasından dolayı seçtik. Babam Hacı Hüseyin Külük, bu sektörde Ankara’da tornacılıkla işe başlayıp çekirdekten yetişen ve yaklaşık 40 yıldır üretimin tüm aşamalarında çalışarak bu sektörün içinde olan bir duayen. Bu nedenle de çocukları olarak biz de ağaç işleme makineleri konusunda üretim yapmaya karar verdik. Babam sektöre ilk girdiği yıllarda Turanlar Makine firmasında kalfalık ve ustalık yapmış. Ardından çeşitli firmalarda ustabaşı oldu ve sektörle ilgili tecrübe edindi. 1997 yılında da üretimdeki bu tecrübesini ortaklık kurarak firmasına taşıdı. Uzun yıllar Özkonyalılar firmasındaki ortaklığıyla bu sektörde yer aldı. Babam 2010 yılında ortak olduğu firmadan ayrıldı. Biz de babam ve kardeşlerimle aynı yıl kendi şirketimizi kurduk. Biz 3 kardeşiz, diğer kardeşlerim Harun ve İsmet Külük ile birlikte babamızın da desteğini alarak faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Babamız da sürekli bizi takip ediyor, üretimi denetliyor, destek veriyor.

Babanızın tecrübesi sizin için büyük şans olsa gerek?

Kesinlikle, onun tecrübesi ve çevresi bize ışık tutuyor, onun bilgilerinden çok faydalanıyoruz. Babam kenar bantlama makinesi üretiyordu. Yıllar içinde tasarladığı makineleri ve kendini çok geliştirdi. Makineleri çok iyi tanıdığı için üretimde ne gibi eksikler ve düzenlemeler yapılması gerektiğini görüp hayata geçiriyor. Önce kafasında tasarlıyor, ardından da uygulamaya geçiyor. Sürekli kendini geliştirmiş, üretimin tüm aşamalarını görmüş. Şimdi gördüğü eksiklikleri kendi makinelerimize uyguluyoruz. İmalat zor bir iş, babamızın sayesinde bu sektörü tanıdık.

Üretimi nerede gerçekleştiriyorsunuz?

Atölyemiz Ankara Siteler’de bulunuyor. 1200 metrekarelik tesiste her boyutta kenar bantlama makinesi üretiyoruz. Bu yıl tam otomasyonlu kenar bantlama makinesini de ürün portföyümüze ekledik. Bilgisayar kontrollü sistem üzerine kurulan ve tüm geçişlerin otomatik olduğu bir makine ürettik. Yeni makinemiz, profesyonel kullanıcılara yönelik özelliklere sahip bulunuyor. Tamamen bayi usulü çalışıyoruz, kendimiz satış yapmıyoruz. Türkiye çapında 10’a yakın bayimiz var, onlar üzerinden satış gerçekleşiyor.

İhracata yönelik çalışmalarınız var mı? Yurtdışında da bayilerle mi çalışıyorsunuz?

Evet, Irak, Polonya, İran, Türkmenistan’da bayilerimiz var. İhracatta bayilerimiz olsa da satışları direkt biz yapıyoruz. Bunun dışında kendimiz Portekiz, İsrail, Libya, Cezayir, Kolombiya, Rusya’ya bile makine gönderdik. Satışların yüzde 20’si yurtdışına yönelik gerçekleşiyor. Fuarlarda yer almamızın en büyük amacı yurtdışı satışlarımızı artırmak. Fuarlara katılıp kendimizi tanıtarak, yurtdışı müşteri kitlemizi artırmak istiyoruz. Şu anda yurtdışında bir fuara katılmadık, ancak gelecek dönemde en önemli hedefimiz yurtdışındaki fuarlara da katılım sağlamak.

Üretimi artırma, kapasitenizi büyütme gibi bir hedefiniz var mı gelecek dönemde?

İmalat alanımızın kısıtlı olmasından dolayı şu anda tek ürün üzerine üretim yapıyoruz. Birkaç yıl içinde Siteler’deki yerimizi kapatıp yeni bir fabrika kurmak ve üretimi daha geniş bir alana taşımak istiyoruz. Bu fabrika ile hem kapasitemizi hem de ürün çeşitliliğimizi artıracağız. Ankara Elmadağ’daki Hasanoğlan Organize Sanayi Bölgesi’nde 7 bin metrekarelik bir arazi aldık. Bunun 5 bin 500 metrekaresini kapatıp üretime ayırmayı planlıyoruz. İlk etapta 3 milyon TL’lik bir yatırıma imza atacağız, yeni ürünlerle birlikte yatırım bütçesi de artacak. Şu anda 30 elemanımız var. Yeni fabrikayla birlikte çalışan sayısında da artış olacak. Şu anda yılda 500-600 adet makine üretiyoruz. Yeni tesis ile üretimde bin adeti geçip, yeni çeşitlere yönelmek istiyoruz.

Yeni fabrika ile yeni ürünlerin de üretimi de gündeme gelecek mi?

Kenar bantlamanın dışında sektörde fark yaratan yeni ürünleri portföyümüze almamız gerekiyor. Üretim sırasında geniş alan gerektiren CNC, ebatlama gibi makineler imal edebiliriz. Ürettiklerimizi de ağırlıklı olarak yurtdışı pazarlara satmak istiyoruz. Yeni fabrikayı 2-3 yıl sonra devreye almayı planlıyoruz. Bu yatırım bize sınıf atlatacak. Şu anda mevcut yerimiz atölye tarzında olacağı için üretimde kendimizi geliştirmeye yönelik sıkıntı yaşıyoruz. Kazandığımızı yatırıma çevirip firma olarak bir anlamda kabuk değiştireceğiz.

Biraz da sektörden konuşmak gerekirse, ağaç işleme makineleri sektörünün gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye, ağaç işleme sektöründe çok ciddi bir yol kat etti ve belli bir seviyeye geldi. Mobilya sektörüne bağlı olarak ağaç işleme sektörü de ciddi bir büyüme gösterdi. Mobilya sektörünün büyümesinde ihracat da etkili oldu. Yurtdışında artık Türk mobilyaları tanınıyor. Bu gelişim bizim sektöre de yansıyor. Sektörde özellikle kenar bantlama makinesi üretimi yapan çok sayıda firma var. Bu nedenle rekabette oldukça zorlanıyoruz. Bu rekabette fark yaratmak için de kendimizi kaliteye endeksledik. Üretimde kullandığımız malzemenin maliyetini, daha düşük kaliteli ürünler kullanarak düşürme yoluna gitmiyoruz. Sektörde bu yolu tercih eden firmalar olabiliyor. Onların kırdığı fiyatlar bizim pazarda rekabet etmemizi güçleştiriyor. Sektörde kalite ve fiyat açısından belli bir standart olması gerek. Aksi taktirde sektör kendi içinde gelişip büyüyemez. Satıcılar olarak tek ses olmalıyız. Fiyatı kırıp kendimize zarar vermenin bir anlamı yok.

Sektörde yaşadığınız en önemli sorun nedir?

Şu son dönemde sektörün en baş ağrıtan sıkıntısını, ödemeler konusu oluşturuyor. Mobilya sektörü daha çok küçük esnaftan oluştuğu için ödeme yaparken çek ya da nakitten ziyade senet kullanılıyor. Bu da tamamen bizi zorluyor. Ödemelerde ciddi aksamalar var. Biz de yurtiçi pazarda bayiler ile anlaşma yaparak bu riski azaltmaya çalışıyoruz. Bu sıkıntılar nedeniyle Türkiye şartlarında bayilik sisteminin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Gelecek dönemde de bu  sistemle çalışmaya devam edeceğiz.

Üretici olarak neler yaşıyorsunuz?

Bu anlamda ise en büyük sıkıntımız, işi bilen yetişmiş eleman bulamamak. Yetişmiş eleman sayısı çok az. Geçmişten gelen belli tecrübede olan yaşı büyük insanlarla çalışıyoruz. Ama onların ardından gelen yetişmiş yeni bir nesil ne yazık ki yok. Babamın gençliği ile şu andaki nesli karşılaştırıyorum da, arada dağlar kadar fark var. Bize gelen başvurulardan da kaliteli eleman yokluğunu çok net görüyoruz.

Sizce çözüm nedir?

Bunun çözümü kolay değil. Bunu tamamıyla devletin çözmesi gerekiyor. Meslek liselerinden çıkan öğrenciler hiçbir şey öğrenmeden okuldan mezun oluyor. Dolayısıyla bizim beklentilerimiz için çok yetersizler. Ancak bu çocukları bizim kendimiz yetiştirmemiz gerekiyor. Devletin öğrencileri bizim gibi firmalara yönlendirmeli. Üretimi öğrenmeleri için üretici firmalarda okuldan mezun olmadan önce çalışmalarını zorunlu kılmalı ve bunu çok iyi denetlemeli. AİMSAD’ın kendisi bir eğitim kurumu kurarak sektöre eleman yetiştirmesini istiyoruz. Dernek bu misyonu üstlenmeli. Bazı sektörler kendi okullarını kendi kuruyor. AİMSAD da bunu gerçekleştirebilir. Kurulduğu 3 yıldan bu yana AİMSAD çok güzel işlere imza attı. Kısa sürede derneğin bu birlik beraberliği sağlaması çok büyük başarı. Ben okul ve eğitim kurumu kurarak sektöre eleman yetiştirebileceğine inanıyorum.

Üyesi olduğunuz AİMSAD’tan başka bir beklentiniz var mı?                     

Derneğimizin, ihracata yönelik toplantı ya da fuar katılımları konusunda sektöre daha çok öncülük etmesini istiyorum. Bu konuda gerçekleştirdiği güzel şeyler de var. Ama bunun üzerine çıkarak ihracata daha çok odaklanmalarını bizim de önümüzü bu yönde açmalarını bekliyorum. Üreticinin önü ihracatla açılmalı. İç piyasa doygunluk anlamında belli bir seviyeye geldi. Üreticilerin artık yurtdışına açılması lazım. Üretici sayısı açısından dünyada bu sektörü bu kadar gelişmiş başka bir ülke yok. Bu fırsatı değerlendirip gücümüzü ve potansiyelimizi yurtdışına yönlendirebilmeliyiz.

Kurulduğu günden bu yana AİMSAD çok güzel işlere imza attı. Kısa sürede derneğin bu birlik beraberliği sağlaması çok büyük bir başarı. AİMSAD’ın sağladığı bu birliktelik ile bir eğitim kurumu kurarak sektöre eleman yetiştirmesini istiyoruz. Bazı sektörler kendi okullarını kendi kuruyor. AİMSAD da bu misyonu üst üste hayata geçirebilir.

Üretiminizin yüzde 20’sini ihraç etmeniz nedeniyle yurtdışı ile sürekli temas halindesiniz. Yabancı alıcıların Türk firmalarına bakışı ve yaklaşımı nasıl, gözlemlerinizi bizimle paylaşır mısınız?

İstanbul TÜYAP Fuarı’nda yabancı alıcılar, bizim ürettiğimiz makineleri görüp fiyatları duydukları zaman çok şaşırdılar, ardından da bizi tebrik ettiler. Çünkü çok uygun fiyata, çok kaliteli makineler üretip satıyoruz. Bu nedenle yabancıların gelecek dönemde daha çok Türk markası tercih edeceğini düşünüyorum. Türkiye’deki yerli alıcılar ise yerli makine üreticisinin değerinin ne yazık ki farkında değil. Yurt dışından gelen alıcı sadece fiyata bakmıyor, ürünün kalitesine de bakıyor. Yerli alıcının ise ilk baktığı şey, fiyat oluyor. Yurt içi pazar, fiyat odaklı alım üzerine kurulu. Biz de firma olarak temel prensibimizi kaliteden kesinlikle taviz vermemek üzerine kurduk. Ürettiğimiz ürünler yurt dışındaki rakiplerimizin fiyatlarına göre çok çok düşük. Ama kalite olarak onlara yaklaşmış durumdayız. Bu nedenle de müşterilere cazip geliyoruz ve tercih ediliyoruz.

Üretimde kullandığımız malzemenin maliyetini, daha düşük kaliteli ürünler kullanarak düşürme yoluna gitmemek, bizim en büyük prensibimiz. Ne yazık ki sektörde bu yolu tercih eden firmalar olabiliyor. Onların kırdığı fiyatlar bizim pazarda rekabet etmemizi güçleştiriyor. Sektörde kalite ve fiyat açısından belli bir standart olması gerek. Aksi taktirde sektör kendi içinde gelişip büyüyemez.