Terminal Design’ın kurucusu Akın Nalça, Türkiye’de mekansal tasarım hizmetleri sektöründeki gelişim içinde görsel algıyı içeren ekolojik estetik anlayışının ahşaba yönelimi artırdığını söylüyor. Türkiye’de mekan dekorasyonu ve mağaza ekipmanlarında ahşap kullanımındaki artışı sağlayan itici güçlerin başında AR-GE, tasarım ve uluslararası markalaşmaya istikrarlı yatırımın sürdürülmesinin geldiğini de aktaran Nalça, “Tasarım destekleri, yurt dışı pazarlama faaliyetlerine verilen destekler, Turquality projesi gibi teşvik ve desteklerin lehimize etkilerini önümüzdeki süreçte göreceğiz” diye konuşuyor.

Profesyonel tasarım yaşamındaki 35 yıllık tecrübeyi 8 yıl önce Terminal Design markasını yaratarak yeni bir modele döndüren Akın Nalça, mekan çözümleri merkezi olarak yaptığı projelerle Türkiye’deki mekânsal tasarım hizmetleri sektörünün büyümesini sağlayan önemli isimlerin başında geliyor.

1996’ya kadar mekan ve iletişim ağırlıklı özgün projeler ve üretimler gerçekleştiren Akın Nalça, bu yıldan sonra modüler ya da tamamlayıcı profesyonel mekan sistemlerini projelerinde kullanarak özgün fuar ve sergileme projeleri hayata geçirdi. 2008 yılından bu yana da Terminal Design adıyla sektörlerin ihtiyaçlarına dönük farklı markaları içeren bir ürün ailesi oluşturan Nalça, ürünlerini fuar, kültürel sergi, müze, ofis ve showroom, mağazacılık gibi sektörlerde profesyonellerin kullanımına sunuyor.

Türkiye’de mekansal tasarım hizmetleri sektöründeki değişimi yorumlayan Akın Nalça, büyümenin istikrarlı olduğuna ve mekan tasarımı konusunda iş üreten başarılı tasarım ve mimarlık ofislerinin Türkiye’de çok güzel işlere imza attığına dikkat çekiyor. Bu gelişim içinde ahşabın da kendine yer bulduğunu vurgulayan Nalça, son yıllardaki görsel algıyı içeren ekolojik estetik anlayışının ahşaba yönelimi artırdığını söylüyor. Bunun da büyük adetli üretimler, teknolojik üstünlüğe sahip firmalar ile sağlanabildiğini kaydeden Nalça, “Ahşap yerine göre kullanıldığı zaman neredeyse rakipsiz bir alan. Öncelikle organik bir malzemeden bahsediyoruz, bu da ahşabın ara malzemelere ihtiyaç duymadan daha kompakt bir üretimle kendi formlarını yaratmasına olanak veriyor. Tek ama özgün formların olduğu noktalar, ahşap ile herhangi bir malzemeye oranla kolayca yapılabiliyor. Özellikle iç mekanlarda istediğimiz renk, doku ve görsel farklılıkları ahşapla yaratmak mümkün” diyor.

[su_custom_gallery source=”media: 1801,1804″ limit=”17″ link=”image” target=”blank” width=”350″ height=”170″ title=”never”]Ligna[/su_custom_gallery]

Türkiye’de mekan dekorasyonu ve mağaza ekipmanlarında ahşap kullanımındaki artışı sağlayan itici güçlerin başında AR-GE, tasarım ve uluslararası markalaşmaya istikrarlı yatırımın sürdürülmesinin geldiğini aktaran Nalça, “Önümüzdeki süreçte tasarım destekleri, yurt dışı pazarlama faaliyetlerine verilen destekler, Turquality projesi gibi teşvik ve destekler sürdükçe bunun lehimize etkilerini göreceğiz” yorumunda bulunuyor.

Dergimizin bu ayki kapak konusuna istinaden ticari mekan dekorasyonu ve mağaza ekipmanlarında ahşap uygulamalarına ilişkin röportaj yaptığımız Terminal Design’ın kurucusu Akın Nalça ile sektördeki gelişimi ve ahşap kullanımında yaşanan değişimin yanı sıra firma olarak verdikleri hizmetleri ve gelecek hedeflerini konuştuk.

dsc_0025Mekansal tasarım hizmetlerinde Türkiye ve dünyada önemli projelere imza atan bir firma olmanız nedeniyle, Türkiye’de bu alandaki gelişimi sizden dinlemek istedik. Türkiye’de ticari mekan dekorasyonu ve mağaza ekipmanlarında ahşap uygulamalarında ne zamandan bu yana nasıl bir değişim yaşanıyor?

Türkiye’de bu konuda istikrarlı bir büyüme olduğunu söyleyebiliriz. Artık mesleki örgütlenmeler var ve en önemlisi ihracat söz konusu olunca destekler de gündeme geliyor. Makine parkı ve teknolojiye yatırım yapanlar insan gücü ve diğer avantajlar nedeniyle bu pazarda son 20 yılda gözle görülür bir büyüme içine girdi. Orta ölçekli atölyelerin sayısı arttı. Mekan tasarımı konusunda iş üreten başarılı tasarım ve mimarlık ofisleri Türkiye’de yapı ve eğlence sektörünün geçtiğimiz dönemdeki yükselişine paralel çok güzel işlere imza attı. Birkaç mobilya markamız uluslararası sularda markalarını var etme savaşında başarılı adımlar attı. Bu istikrarlı diyebileceğim gelişime karşın makine üretiminde de yerli üreticilerin katılımıyla yerel ölçekte rekabetçi bir pazar oluşturmakla yurt dışına açılmakta zorluklar yaşıyor. Üretimde insan gücü hâlâ çok önemli.

Ahşap kullanımının artışında son yıllarda yaşanan en önemli gelişmeler neler? Gelişimin itici güçlerini neler oluşturuyor?

Son yıllardaki ekolojik estetik anlayışı; burada sadece görsel bir algıdan bahsediyorum, ahşaba yönelimi arttırmakla büyük volümlü üretimler, teknolojik üstünlüğe sahip firmalar ile sağlanabiliyor. Ahşap tamamlayıcı unsurlar ile katma değer kazanıyor. Malzeme çeşitliliği eskiye nazaran daha fazla ve önemli. Ahşap sektörünün örgütlenmesi ve pazarlama mecralarının artması bu pazarın daha bütüncül davranmasını getiriyor. Gelişimin itici güçlerini; AR-GE, tasarım ve uluslararası markalaşmaya istikrarlı yatırımın sürdürülmesi oluşturdu. Ayrıca tasarım destekleri, yurt dışı pazarlama faaliyetlerine verilen destekler, Turquality projesi gibi destekler sürdükçe bunun lehimize etkilerini göreceğiz.

Mekansal tasarımlarda ahşabın kullanımının avantajları, sağladığı kolaylıklar neler? Öte yandan müşteriler tarafından tercih edilme sebeplerinin başında neler geliyor?

Yerine göre kullanıldığı zaman neredeyse rakipsiz bir alan ahşap kullanımı. Öncelikle organik bir malzemeden bahsediyoruz, bu da ahşabın ara malzemelere ihtiyaç duymadan daha kompakt bir üretimle kendi formlarını yaratmasına olanak veriyor. CNC uygulamaları ile hata ortadan kalkıyor ve yüksek miktarlara ulaşılabiliyor. Endüstriyel üretimin ön koşulu olan kalıp ve ağır sanayi yatırımlarına ihtiyaç duyulmadan farklı ölçeklerde üretilebiliyor. Tek ama özgün formların olduğu noktaları herhangi bir malzemeye oranla kolayca çözebiliyor. Özellikle iç mekanlarda istediğimiz renk, doku ve görsel farklılıkları yaratabiliyoruz. İnsani bir malzeme, gerektiğinde tek bir marangoz ustasının elinden bile tüketiciyi memnun etmeye yetebiliyor.

Türkiye’deki ticari mekan dekorasyonu ve mağaza ekipmanlarında ahşap uygulamalarının yoğunluğunu/sayısını/çeşitliliğini, dünya ile karşılaştırdığımızda ülkemizi hangi noktada görüyorsunuz? Dünya ile karşılaştırdığımızda Türkiye bu konuda yolun neresinde?

Türkiye’de mekan dekorasyonu alanında tüketimin biraz hoyratça olduğunu düşünüyorum. Ahşap kullanımı yukarıda bahsettiğim avantajların dışında dönüşüme fazla açık olmadığı için ticari dekorasyonda özellikle ülkemize has bir tutum olan mekânsal tüketim, hareketli ve ucuz olmayı zorunlu kılan bir ortam yaratıyor. Ticari mekanlarda mağaza ekipmanı deyince işe metal bazlı üretimlerin tamamlayıcısı olarak ahşap katılıyor. Dünya deyince Almanya’da gezdiğim bir ahşap üretim fabrikasında insan kullanımındaki verimlilikten malzemenin ve zamanın firesiz kullanımına, iş programlamada kullandıkları yazılımlara ve ölçülebilir bir performansı nasıl sağladıklarına hayran olmuştum. Böyle bir tesisin metalden boya, laminasyon gibi üretimlerle buluşması ahşabı diğer tamamlayıcı malzemelerle kardeşleştiriyor. Bu da toplamda akıllı üretimi getiriyor. Ama dünyanın başka yerlerine baktığımızda da Türkiye’nin pek çok ülkeyle kıyaslandığında üstün ve güçlü yanlarını görebiliyorsunuz. Sanıyorum Türkiye ahşap sektöründe 200 bin kişiye yakın bir istihdamdan bahsediliyor. Mesela Malta’nın 400 bin nüfuslu bir ülke olduğunu düşünürsek bu alanda ülkemizdeki üretim geleneğinin ve küçükten büyük ölçeğe bir nitelik ve nicelik tasviri yapılabilir. Bu potansiyelin yurt dışı pazarlara açılımı ile eminim çok daha iyi noktalara gelebileceğimize inanıyorum. Bu aşamaya çok yakınız sanırım.

dsc_0075Mekansal tasarımlardaki ahşap uygulamalarına ilişkin gelecek öngörülerinizi bizimle paylaşır mısınız? Ahşap kullanımının bu alanda artacağını düşünüyor musunuz? Eğer evetse, bunu sağlayan koşullar ve nedenler neler olacaktır?

Ahşap tekrar söylemeliyim ki sonuçta doğal bir malzeme. Ülkemizin sınırlı kaynakları nedeniyle şu anda masif ahşabın türevleri daha çok ithal edilerek temin ediliyor. Yonga, sunta gibi üretimleri ise yüksek olmakla birlikte doğada sınırlı olan bu malzemenin gelecekte bu kadar ucuza temin edilebileceğini sanmıyorum. Gereksiz sarfiyat dikkat çekiyor, zaman içinde daha optimumların yakalanması şart. Evet ahşaba ihtiyaç artarak olacak, buna cevap vermeyi de mümkün kılan ara malzeme çeşitliliği ve ahşabın teknolojik olarak akustikten direnç gerektiren koşullara cevap verecek düzeyde arzı aklıma geliyor.

Ahşap konusunda yapılan üretimin nitelikli olabilme koşulu ne oranlarda ithalatla başarılabiliyor?

Yan sanayiler ve katma değer sağlayan malzeme ve ürünlere ne kadar bağımlı bir sektör olduğumuzu dikkatle analiz etmeliyiz.

Sektörün ardından biraz da firmanızla ilgili bilgi almak isteriz. Terminal Design’i daha yakından tanımak adına kurulduğunuz tarihten bugüne kadarki süreci kısaca anlatıp sektörde ne gibi farklar yarattığınızı aktarır mısınız?

Terminal Design markasını 35 yıllık profesyonel tasarım yaşamımda geçici mekan tasarımı ve mekansal iletişim konusunda yeteneklerimizin sektörel olarak ayrıştığı alanları belirlemek ve yeni bir organizasyon ile daha kurumsal bir çatıda geleceğe yürümek için yarattık. Bu yüzden bundan 8 yıl önce yeni bir iş modeli olarak öne çıkan bu marka bir mekan çözümleri merkezi olarak farklı markaların ürünlerini fuarlar, kültürel sergiler, müzeler, ofis ve showroom, mağazacılık gibi sektörlerde profesyonellerin kullanımına sunuyor. Aynı zamanda tasarım ve proje hizmetlerini de üstlenebilen ekibimiz konseptüel aşamadan üretime kadar uzanan deneyimli bir kadroya sahip. Sektöre en büyük katkımız kimlikli mekanların, tasarımın da katkısıyla nitelikli mekanlara dönüşümü sebebiyle çevreci bir tasarım ve servis anlayışının oturmasına katkıda bulunmak oldu. Bulunduğumuz sektörde ISO kalite belgesi ile daha kurumsal bir yapıda örnek bir iş modeli oluşturduğumuzu söyleyebilirim.

Firmanızın kurulduğu günden itibaren başarılı bir gelişim sürdürerek bugünlere gelişinde ne gibi faktörler etkili oldu? Başarınızın sırlarını bizimle paylaşır mısınız?

Bir başarıdan bahsediyorsak bunda en büyük payın ilkeli bir tasarım anlayışıyla problemi iyi anlayıp ona uygun çözümü tutkuyla aramaktan geçtiğinden bahsetmeliyim. Bu noktada müşterilerimizin bize olan güvenini istismar etmemek, zaman içinde kalıcı ama değişikliklere izin verecek tutarlı bir dil oluşturmak, kendi doğrularımızı savunurken karşımızdakini iyi anlamak ve tasarımda yalan söylememek, yaptığımızın sorumluluğunu taşımak ve bunu ekipçe paylaşmak gibi ilkelerimiz var. Tasarım bireysel bir mesleki alan olmakla birlikte zaman içinde çalıştığınız insanların yetiştirilmesine önem verince kolektif ve daha kurumsal bir yapıya dönüşebiliyorsa bu sahip olduğunuz know-how’ın büyümesi ve paylaşılması demek oluyor. Ayrıca yurt dışından temsil ettiğimiz markaların bize sağladığı olanaklar dışında onların kullanımında özenli ve saygılı bir yaklaşımla bu firmalarla olan uzun süreli ilişkilerimiz yaklaşık 20 yıllık sarsılmaz bir güven ortamını oluşturdu. Bizlerle tecrübelerini büyük bir açıklıkla paylaştılar. Bu da global ölçekte standartlarımızın oluşmasına katkı sağlarken bizim her anlamda gelişimimize destek verdi.

Kuruluşunuzdan bu yana yaklaşık kaç projeye imza attınız? İç pazarın yanı sıra yurtdışına yönelik çalışmalarınız, projeleriniz var mı? Kısaca örnekler vererek yurt dışı faaliyetlerinizi aktarır mısınız?

Bu soruya iki nedenle cevap vermek çok zor. Her tasarım problemi benim için küçük de olsa büyük de aynı önemi taşır. Böyle bakınca son on yılda ortalama yılda 300 iş gerçekleştiğini düşünürsek bir ayrım yapamıyorum. Bunlardan bazıları küçük bir alanda gerçekleşirken bazıları daha büyük ve kapsamlı olabiliyor. Projelerimizin finansal olarak yurt dışında gerçekleşenleri zaman içinde büyümeye başladı. Dünyada pek çok ülkede uzun yıllara dayanan partner ağımız var ve bu bize burada tasarladığımız bir projeyi dünyanın başka bir yerinde hayata geçirebilmemiz için güç veriyor. Transporttan insan gücüne bu paylaşımın verimliliği tekliflerimize yansıyor. Örneğin Amerika’da, Dubai’de ya da Avrupa’da iş yapabilme reflekslerimiz çok oturdu. Her ülkenin teknik ve güvenlik standartları ve onay mekanizmaları var bunları aşmak artık bizim için çok daha kolaylaştı. Gümrük ve transport iyi bir lojistik organizasyon gerektiriyor. Burada yapılacak hatanın affedilmez sonuçlarını tahmin etmek zor değil. Tabii bu anlattıklarım daha çok yurt dışındaki fuar stantları veya sistemlerimizle gerçekleştirdiğimiz bazı ünitelerin satışı gibi anahtar teslim bir servis hizmetini tanımlıyor.

dsc_0095İç pazar ve yurt dışına yönelik gelecek dönem hedefleriniz, yapılanma planlarınız nelerdir? Önümüzdeki dönemde büyüme ağırlığınız hangi pazar üzerinde olacak?

Geçtiğimiz yılda Almanya’da açılan şirketimiz ile daha önce temsil ettiğimiz Burkhardt Leitner Modular Spaces markasının tüm üretim, marka ve patent hakları ile uluslararası vizyonumuz farklı bir noktaya taşındı. Artık bu şirketle modüler ve geçici mekan sistemleri alanında dünyanın saygı duyduğu bir markaya sahibiz, bunu sürdürmek ve ürün ailemizi geliştirmeye dönük bir yapılanma içindeyiz. Bu sektörde Türkiye’de Avrupa dışındaki ülkelerin merkezi konumunda olan şirketimizle faaliyetimizi sürdürürken Sttutgart’taki şirketimiz ile de Avrupa’daki ilişkilerimizi geliştireceğiz. Bunu sadece satış ve servis olarak düşünmeyelim. Ayrıca sağlam ilişkiler ve güven vermek firmanın geleceğini inanılmaz derecede değiştirebileceği için çok önemli. Avrupa genelde tok ve sağlam adımlarla yürüyen bir pazar, bizlerse gereksiz sürtünmelerden gelen inanılmaz enerjimizle çok daha agresif yapıdayız. Bunun avantajını temkini elden bırakmadan kullanmalıyız ama süreklilikle. Hata yapmanın getireceği hayal kırıklıklarının herşeyi bozabileceği bilincindeyim. Tasarım üssümüz, tedarik ve üretim organizasyonumuz Türkiye merkezli olurken Avrupa ofisimiz pazar dinamikleri ve satış için önemli bir üs olacak. Bu yıllara kadar ihmal edilmiş olan Amerika’da da bazı kontaklarımız başladı. Bu şirketimiz ile de daha çok sistem tasarımı ve bu sistem ailelerinin yurt dışındaki pazarlara satışı ve servisini başarmaya çalışacağız. Ancak daha yolun başında olduğumuzu hatırlatmalıyım.

Yeni ürün çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz? Bu konuda AR-GE’ye ne kadar bütçe ayırıyorsunuz? Yeni ürün çalışmalarınız önümüzdeki dönemde hangi alan ve konularda olacak?

Yeni ürünlerimiz ilk olarak Euroshop Fuarı’nda müşterilerimiz ile buluşacak. Çıkış noktamız, mevcut ürün ailelerimizin devamı olan ve yeni beklentilere cevap veren ilave ürünler doğrultusunda oldu. Bu yenilikler daha büyük akslarda birleşen parçalar ve aydınlatılabilen grafik yüzeyleri sağlayan ürünler diyebilirim. Bir ürün gamı yaratmak o kadar kolay değil. Bu, uzun süreler gerektiren bir çaba. Sadece tek bir ürüne odaklanmış ve yıllardır o ürünü minör değişikliklerle sürdüren çok firma tanıyorum. Herkesin oyun alanı belli ve herkes o alandakine saygılı olunca işler daha kolaylaşıyor batıda. Bizde ise yeni diye yapılanın kopyalarını yapma cesareti çok yüksek. Kopya olan ne yaparsa yapsın kendini kopya olarak tescilleyeceği için ucuzlamaya mahkum. Bu orijinal olana da zarar veriyor. Ve nicelik yerini tutarsızlığa bırakabiliyor. Yeni ürün evet önemli ama onun sürekliliğini sağlayabilmek ve gelecekte sorunsuz bir ürün olduğundan emin olmak çok daha önemli. Burada yapılacak hatanın bedeli iyi bir marka için çok ağır olabilir. Spesifik olarak bir AR-GE departmanımız yok ama bu olguyu ihmal ettiğimiz anlamına gelmesin. Sonuçta bu konu için ben ve tüm tasarım departmanımız önemli bir mesai harcıyor.

Gelecek kısa ve orta vadede büyümeye yönelik stratejiniz nedir? Yatırım planlarınız hakkında detaylı bilgi verir misiniz?

Burkhardt Leitner Modular Spaces firması ile gelişmeler çok hızlı gerçekleştiğinden insan ve altyapı çalışmaları kısa vadede öncelikli konular. Orta vadede sektörün beklentilerini anlayıp yeni ürün aileleri ve tedarik, satış gibi konuları hızlandırmamız gerekiyor. İçinde bulunduğumuz sektör zor bir sektör, büyük cirolar ve satış hedefleri kolay değil. Ancak zaman içinde bu spesifik alanda farklı açılımlar ile başarılı bir tırmanış öngörüyorum. Stuttgart ofisimiz önümüzdeki ayın sonunda açılacak, bu bizim bir iletişim noktamız olacağı gibi AR-GE’yi destekleyen bir üssümüz de olacak. Almanya gibi büyük endüstriler tasarım alanındaki emeğinizin karşılığını daha kolay ödüyor. Sürtünmeler daha az oluyor. Daha cesur oldukça bu köprünün bize katacağı çok şey olacağı düşüncesin- deyim. Ancak Avrupa artık Polonyalıların, Macarların, Hırvatların da katıldığı bir oyun alanı. Onların bazı nitelikleri de hiç yabana atılmamalı.

Yerine göre kullanıldığı zaman neredeyse rakipsiz bir alan ahşap kullanımı. Öncelikle organik bir malzemeden bahsediyoruz, bu da ahşabın ara malzemelere ihtiyaç duymadan daha kompakt bir üretimle kendi formlarını yaratmasına olanak veriyor. CNC uygulamaları ile hata ortadan kalkıyor ve yüksek miktarlara ulaşılabiliyor. Endüstriyel üretimin ön koşulu olan kalıp ve ağır sanayi yatırımlarına ihtiyaç duyulmadan farklı ölçeklerde üretilebiliyor. Tek ama özgün formların olduğu noktaları herhangi bir malzemeye oranla kolayca çözebiliyor. Özellikle iç mekanlarda istediğimiz renk, doku ve görsel farklılıkları yaratabiliyoruz. İnsani bir malzeme, gerektiğinde tek bir marangoz ustasının elinden bile tüketiciyi memnun etmeye yetebiliyor.