Yönetim kurullarında kadın temsilini artırarak toplumsal kalkınmayı desteklemek amacıyla 2017 yılında kurulan Yönetim Kurulunda Kadın Derneği Genel Sekreteri ve Yönetim Kurulu Üyesi Selen Okay Akçalı ile iş dünyasında cinsiyet eşitliği ve dernek olarak bu doğrultuda yürüttükleri çalışmaları hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Yönetim kurullarında daha fazla kadının yer alması için hem dünyada hem de Türkiye’de gidilecek daha çok yol olduğuna değinen Selen Okay Akçalı; “Türkiye’de borsaya kote şirketlerin toplam 2 bin 698 yönetim kurulu koltuğunun sadece 458’i kadınlara ait, yani oran yüzde 17” diye konuştu.

İş dünyasında kadının yerini konuştuğumuz Yönetim Kurulunda Kadın Derneği Genel Sekreteri ve Yönetim Kurulu Üyesi Selen Okay Akçalı hem önemli değerlendirmeler yaptı hem de sorunun çözümünde yol haritası olabilecek öngörülerde bulundu. “Yeni dünyada performansa cinsiyet bazlı bakmak artık kabul edilemez bir yaklaşım” diyen Selen Okay Akçalı; “Yönetim kurullarındaki cinsiyet çeşitliliğinin, daha yüksek çalışan ve müşteri memnuniyeti, daha iyi finansal performans ve daha iyi şirket imajına yol açan daha iyi yönetimle ilişkilendiği araştırmalarla ortaya konmuş durumda. Kadınların yönetimde daha fazla yer aldığı noktada performans ve karlılığın arttığı da yine kanıtlandı. Ancak kadın istihdamın artırılması konusu bireylerin ve kurumların kendi inisiyatifine bırakılmamalı. Sorun bireyde değil, sistemde. Çözüm de sistemde aranmalı” açıklamalarında bulundu.

  • Sizi biraz tanıyabilir miyiz?  Yönetim Kurulunda Kadın Derneği’nde yürütmekte olduğunuz görev haricinde kaç yıldır profesyonel iş hayatının içindesiniz? Farklı kademelerde görev aldınız mı?

Karar mercilerindeki kadınların varlığını artırmak amacıyla yola çıkan Yönetim Kurulunda Kadın Derneği’nin Genel Sekreteri ve Yönetim Kurulu Üyesiyim. Endüstri Mühendisliği eğitimimin ardından 2004 senesinde Koçtaş Yapı Marketleri Pazarlama Departmanında iş hayatına başladım. İş dünyasında sürdürülebilirliğin yeni konuşulmaya başladığı bu dönemde Koçtaş’ın ortak teşebbüsü İngiliz B&Q grubu ve Koç topluluğunun öncü yaklaşımından faydalanarak pazarlama faaliyetlerinin yanı sıra kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını yürüttüm. 2007 sonunda Turkcell’de bireysel satış birimine bağlı ticari pazarlama departmanının kurucu ekibine dahil oldum ve internet tabanlı ürünler, cihazlar, katma değerli servisler, data başlıklarında kategori yöneticisi olarak görev aldım. Turkcell’deki son iki buçuk yıllık dönemimde yeni müşteri kazanımı ve hareketleri, internet ürünlerinden sorumlu kategori yönetimi departmanının bölüm yöneticisi olarak çalıştım. Toplam on bir senelik özel sektör deneyimim beni toplumsal cinsiyet eşitliği, iş hayatında fırsat eşitliği ve özellikle orta kademe kadın yöneticilerin yaşadığı eşitsizliklerle ilgilenmeye yakınlaştırdı. 2015 sonunda kariyerimin yönünü değiştirerek özel sektörden sivil toplum sektörüne geçiş yaptım ve Yönetim Kurulunda Kadın inisiyatifi için danışmanlık yapmaya başladım. 2017’de Yönetim Kurulunda Kadın Derneği’nin kurucu kadrosunda yer aldım ve aynı sene kurulan iktisadi işletmesi ile beraber derneğin genel koordinatörlüğünü üstlendim. Derneğin 2019 senesi boyunca yürüttüğü, Dış İşleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkezi Finans ve İhale Birimi tarafından koordine edilen “Yönetim Kurulunda Daha Çok Kadın/ Boardrooms Need Women” Avrupa Birliği Projesini Proje Koordinatörü olarak yürüttüm.  Bu sayede kapasitesini önemli ölçüde artırdığımız YKKD’nin faaliyetlerini, yönetim kurulumuz ve danışma kurulumuz, 70’in üzerinde gönüllümüz ve altı kişilik idari ekibimizin desteği ile birlikte yürütmekteyim. YKKD’nin gelişim, iletişim, iş birliği, farkındalık ve bilgi paylaşımı eksenindeki çalışmalarını koordine etmekteyim. Evliyim, sekiz ve dört yaşlarında iki kız çocuk annesiyim.

  • Yönetim Kurulunda Kadın Derneği hakkında bilgi verebilir misiniz? Ne zaman kuruldu? Kuruluş amacınız nedir? Proje ve çalışmalarınız nelerdir?

YKKD, yönetim kurullarında eşit cinsiyet temsilinin toplumsal ve ekonomik faydası konusunda tüm paydaşlar nezdinde savunuculuk rolü üstlenmek ve kadınları bu yolda geliştirmek misyonu ile 2017 senesinde kuruldu. Derneğimizin kökeni, bu amaca hizmet veren ilk oluşum olarak 2012 yılında Mentor Danışmanlık Yönetici Ortağı Hande Yaşargil ve Gazeteci, Klinik Psikolog Burçak Güven tarafından kurulan Yönetim urulunda Daha Çok Kadın İçin Şirketler Arası Mentorluk Programı’na dayanmakta. Bu program ülkemizin önde gelen iş insanlarının desteği ile oldukça ses getirdi. Yönetim kurullarında kadın temsil oranının artırılması desteklemek üzere bu role “hazır” kadın havuzunun genişletilmesini amaçlayan Yönetim Kurulunda Kadın Programı, aynı zamanda yönetim kurulu üyeliği alanında saygın akademik kurumların akredite ettiği, Türkiye’nin ilk ve tek sertifika programı. Programın ana unsurlarından bir diğeri de ülkenin en etkin iş insanları ve kanaat önderlerinden mentorluk alma imkanı tanıyan şirketler arası mentorluk sistemi. 18 ay süren her dönemde mentorlarımız yeni bir kadın menti ile çalışıp onların yönetim kurulu rollerine hazırlanmasında önemli bir rol üstlenmekteler. 2021 senesi sonunda ilk dört dönemimizi tamamlamış olacağız. 2022 senesi itibariyle yeni lider kadınları yönetim kurullarına hazırlamak üzere beşinci dönemimizi lanse edeceğiz. Programa bugüne kadar kurumlarının en tepe kadın yöneticisi olan 200 lider kadın, mentimiz ve ülkemizin önde gelen fikir önderleri olan 100 lider ise mentorumuz olarak dahil oldu. YKKD’nin dernekleşmesindeki gerekçelerden biri bu kıymetli ekosistemi kapsayan programı sürdürülebilir kılmak. Temel amacımız, yönetim kurullarında kadın temsilini artırarak toplumsal kalkınmayı desteklemek. YKKD olarak bir yandan bu özgün programı devam ettirirken, yönetim kurullarında kadın temsil oranının artırılması yönünde iletişim, iş birliği, farkındalık ve bilgi paylaşım platformu olarak çalışmalarımızı hayata geçiriyoruz.

“YKKD bireysel değil, kurumsal katılımı ön planda tutan bir dernek”

  • Dernek içinde nasıl bir yapılanma mevcut? Yönetim kurulunuz ve üyelerinizden bahseder misiniz?

Faaliyetlerimizi yönetim kurulumuz liderliğinde gönüllülerimiz ve danışmanlarımızla beraber toplam altı kişiden oluşan idari ekibimizle yürütüyoruz. Çalışmalarımız için yön ve destek aldığımız, ülkemizin önde gelen kurumlarının yönetim kurulu başkanları, kurucularından oluşan kıymetli bir danışma kurulumuz var. Başkanlığını bugüne kadar sırasıyla Cem Boyner, Muzaffer Akpınar, Suzan Sabancı Dinçer’in yürüttüğü danışma kurulumuzun bu dönemki başkanı Murat Özyeğin. YKKD katılımcı ve destekçi bazlı çalışan, bireysel değil, kurumsal katılımı ön planda tutan bir dernek. Kurumlar, bağımsız yönetim kurulu üyesi olma gündemi olan, bu potansiyele sahip en tepe yöneticisi olan, genel müdür ya da tercihen kar-zarar sorumluluğu almış genel müdür yardımcısı seviyesi lider kadınlar için programa katılım başvurusu yapmakta. YKKD Programını başarıyla tamamlayan liderler derneğimizin mezunu oluyorlar ve bu oluşum içerisinde diledikleri ölçüde katkı sağlamaya devam ediyorlar. YKKD yönetim ve denetim kurulları ağırlıklı program mezunlarımızdan, mentorlarımızdan ve misyonumuza tutkuyla katkı sağlayan paydaşlarımızdan oluşuyor. Başkanımız Hande Yaşargil liderliğinde, yönetim kurulu beş ana odak faaliyet alanına odaklanıyor.  Bu ana faaliyetler altında on stratejik komite tanımlanmış durumda. Komiteler, yönetim kurulu üyelerinin liderliğinde ortalama sekiz kişilik gönüllü ekiplerle çalışıyorlar. Gönüllülük esasımız YKKD mezunlarımızın uzmanlıkları, ilgi alanlarına göre komitelere katkı sağlaması ve anlamlı vakit ayırabilmesine dayanıyor. Kurumlar YKKD’ye yalnızca menti katılımı ya da mentorluk desteği sağlayarak değil, aynı zamanda kurumsal destekçi statüsüyle de destek verebiliyor. YKKD’nin idari ve faaliyet giderlerine sürdürülebilir şekilde katkı sağlamak için düzenli bağışçı olmayı taahhüt eden kurumları kurumsal destekçi olarak adlandırıyoruz.

  • Türkiye’deki şirketlerin yönetim kurullarında kadınların payı nedir? Elinizde bu yönde bir veri var mı?

Rakamlar hem dünyada hem de ülkemizde gidecek yolumuz olduğunu anlatıyor. Türkiye’de borsaya kote şirketlerin toplam 2 bin 698 yönetim kurulu koltuğunun sadece 458’i kadınlara ait, yani oran yüzde 17. Üstelik bu koltuklardaki kadınların önemli bir kısmı aile mensubu veya hissedar olarak bu görevde. Bu araştırma, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından 2012’den beri yapılmakta. Dokuz sene önce bu oran yüzde 11’di. Yani yalnızca altı puanlık yol kat edildi. 400 BIST şirketi içinden 134 şirketin yönetim kurulunun tamamı erkeklerden oluşuyor. Bu artış hızı değişmediği sürece yönetim kurulunda yüzde 30 kadın oranına 2035 senesinde ulaşabileceğiz. Avrupa’ya baktığımızda yönetim kurullarında kadın oranı ülkemize göre daha yüksek. Örneğin Fransa ve İtalya kota uygulaması desteği ile oranlarını yüzde 40’ın üzerine çıkararak anlamlı bir noktaya getirdi. Kota uygulaması olmadan kritik eşik diye tanımladığımız yüzde 30’un üzerini gören İsveç ve İngiltere de güzel örnekler. Avrupa kota ve belli yasal düzenlemeleri ile sistematik bir çözüm bularak oranlarda önemli ölçüde yol kat etti. Bizim de savunduğumuz ana fikir, tam da buradan tetikleniyor; kota ya da ülkenin dinamikleri gözetilerek bir düzenleme yapılması şart.  Ancak bu konu bireylerin ve kurumların kendi inisiyatifine bırakılmamalı. Sorun bireyde değil, sistemde. Çözüm de sistemde aranmalı.

“Yönetim kurulunda kadın olan şirketlerin satış karlılığı yüzde 16 daha fazla”

  • Geçmiş yıllarda iş dünyası erkek egemenliği altındaydı. Ancak artık alışkın olunan düzen hızlı bir değişim geçiriyor ve kartlar yeniden dağıtılıyor. Siz bu dönüşümü nasıl değerlendirirsiniz?

Yeni dünyada performansa cinsiyet bazlı bakmak artık kabul edilemez bir yaklaşım, yani kadın bu konuda kötüdür, erkek şu konuda daha iyidir gibi genellemeler tamamen çağ dışı. Kurumların ve ülkelerin kendilerine koydukları tüm hedefler; sürdürülebilirlik, gelir, pazar payı, müşteri memnuniyeti, yatırımcı memnuniyeti gibi performans göstergelerini, toplumun bir bölümünü dışarıda bırakarak gerçekleştirmek imkansız. Bu gerçeği ortaya koyan pek çok araştırma da yapılıyor. Yönetim kurullarındaki cinsiyet çeşitliliğinin, daha yüksek çalışan ve müşteri memnuniyeti, daha iyi finansal performans ve daha iyi şirket imajına yol açan daha iyi yönetimle ilişkilendiği araştırmalarla ortaya konmuş durumda. Kadınların yönetimde daha fazla yer aldığı noktada performans ve karlılığın arttığı da yine kanıtlandı. Yönetim kurulunda kadın olan şirketlerin satış karlılığı diğerlerinden yüzde 16 daha fazla (North Carolina Üniversitesi – Kurumsal Performans ve Kurullarda Kadının Temsili araştırmasına göre). The Bankwest Curtin Economics Centre (Australia) verilerine göre; kilit yönetim pozisyonlarında lider kadın oranındaki yüzde 10’luk artış şirketin pazar değerine yüzde 7 değer kazanımı olarak yansıyor. Duygusal zeka, duyguları anlatabilme-yönetebilme, takım becerisi, takım içinde kendini gösterebilme açısından kadınların çok güçlü oldukları da aşikar.  Dünya gündemi ve pandeminin nasıl yönetildiği de bu durumun en güzel yansıması. Kadın liderliği yükselişte.

“Kadının temsil hakkı için bir neden aramamıza da gerek yok”

  • Tüm Türkiye’de iş hayatında cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadın istihdamının daha da artırılması için neler yapılmalı? 

“İş hayatında kadınlar var ve eşit fırsatlara sahipler” diyebilmemiz için uzun bir yapılacaklar listesi var. İşe alımdan performans değerlendirme kriterlerine, liderlik stiline kadar iş hayatına dair tüm önyargıların önüne geçmek, yeterince temsil edilmeyen her gruba aynı duyarlılıkla yaklaşan kapsayıcı şirket politikaları üretmek, kadın liderler yetiştirmek için özel çaba sarf etmek, kadınları iş hayatında tutabilmek için esnek çözümler üretmek bunlardan bazıları. Bunun farkındayız ve yapılması gerekenleri biliyoruz ancak asıl mesele bu reçetenin uygulanmasında. Çözümü sistemde ve devletin yapacağı düzenlemelerde arasak da bir taraftan da iş insanlarının cesur adımlarına, harekete geçmelerine acil ihtiyacımız var. Bu tabloyu değiştirmek için işe tepeden başlamak gerekiyor.  Çünkü üst yönetimde kadının varlığı ile kurum kültürü ve politikaların geliştirilmesinde daha hızlı değişim sağlanacak, kadınların yönetim kurulunda rol almaları, diğerlerine ilham ve cesaret verirken, erkekler için de kadının iş dünyasında anlamlı duruşunun benimsenmesini sağlayacak. Aynı zamanda Türkiye’nin belkemiği olan şirketlerin yönetim kurullarını iyi çalıştırmamız gibi bir sorumluluğumuz da var. Bu kurulları iyi çalıştıracak unsurlar ise denge ve çeşitlilik. Önemli büyüklükte bir lider kadın yetenek havuzu var ancak ne yazık ki kullanmıyoruz ve gecikiyoruz. Gitgide zorlaşan ekonomik koşullarda ülkemizin bu konuda bekleme lüksü yok. Kadının temsil hakkı için bir neden aramamıza da gerek yok. Nüfusun ve yeteneğin yarısını oluşturuyor olmamız en temel gerekçe.

“İş hayatında kadınlara dair tüm tabuları yıkacağız”

  • Yeni mezun ya da iş hayatına yeni atılacak kadınlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Kadının iş dünyasında sağlam adımlarla ilerlemesi yolunda sosyal, ekonomik, çevresel engellerin farkındayız. En büyük engellerden biri de kadının kendine dair yanlış kabulleri ve bilinçaltı önyargıları. Cam tavanı kırmak hiç kolay değil ancak üzerinde çalışmalarını ve kariyerlerinin ilk yıllarında bu engellerden arınmalarını tavsiye ederim. Genç kadınlar, bunu başarmış rol model liderleri takibe alarak, kurum içi mentorluk uygulamaları varsa dahil olarak ya da sivil toplumla erken yıllarda tanışarak kendilerini tanıyabilir ve özgüven kazanabilirler. Destek almaya açık olmak, yardım istemek ve yardım eli uzatmak, dayanışma içinde olmak bir diğer kıymetli nokta. Ek olarak, mükemmeliyet çıtası, kendini defalarca kanıtlama içgüdüsü kadınlarda oldukça yüksek. Bu baskıdan kurtulup farklı roller ve sorumluluklar için cesurca ben de varım demelerini, korkmamalarını öneririm. Bulundukları iş ortamında sürekli yıkıcı eleştiriye, istemedikleri koşullarda çalışmaya, önyargıya maruz kalıyorlarsa destek istemeleri, seslerini yükseltmeleri önemli. Önyargılara ve bizi geriye iten her olguya dur diyerek iş hayatında kadınlara dair tüm tabuları yıkacağız, cinsiyet eşitliğini birlikte sağlayacağız.

“Engellere değil, çözüm yöntemlerine odaklanıyoruz”

İş dünyasında kadın olmanın avantajları ve dezavantajları sizce nelerdir?

İcra rollerinde ve yönetsel rollerde oldukça başarılı olan kadınlar, şirketlerin en üst karar mercileri olan yönetim kurullarında varlık gösterebileceğinin farkında olmayabiliyorlar. Toplumsal cinsiyet anlayışı, kadını ikinci plana ve yönetilen rollere itiyor. Maalesef kurum kültürü de bunu destekliyor. Her seviyede, her rolde kadın cam tavanları ile yaşıyor. Biz de programımızda aslında bu önyargıları, kaygıları yok ediyoruz. Engellere değil, çözüm yöntemlerine odaklanıyoruz. Bir diğer sorun da karar vericilerin bakış açısı. Aynı kabiliyetlere sahip iki kişi arasında seçim yaparken, cinsiyetin de göz önünde bulundurulması ama kadına dezavantaj yaratmayacak şekilde bulundurulması çok önemli. Kadınların ev ve aile sorumlulukları ile önyargıların hızla fark edilmesi ve konuşulması gerekiyor. Karar alıcıların düşünce şeklinin değişmesi lazım ki, aşağıya doğru da bir akım yaratalım. Cam tavanları görünür hale getirmeli ve kaldırmalıyız. Biz programımızla farkındalığı ciddi anlamda artırdığımızı gördük. Başta “eşitsizlik yaşamadım” diyen liderler sonradan hafızalarını tazeleyip yıllardır iş hayatında yaşadıkları haksız durumları fark etti. Yaşadıkları haksızlık üst kademelerde daha da fark edilir hale geliyor çünkü bir kadın olarak iş hayatında yükseldikçe çevrenizde aynı mevkideki hemcinslerinizin azaldığını görüyorsunuz.

Kadınların destek almaya ve dayanışma içinde olmaya daha hevesli olması da önemli bir konu. Mentorluk süreci ile destek almayı, buradaki mevkidaşları ile aynı sıkıntıları yaşadıklarını keşfetmeleriyle ise dayanışmayı, destek vermeyi ve destek istemeyi öğreniyorlar. Programımız ile cam tavanlarını yıkan ve toplumdaki bu eşitsizliği fark eden kadınlar, kurumlarının önderleri olarak orada da dönüşümü başlatıyorlar. Kadına pozitif ayrımcılık yapmıyoruz ve bu konuyu kadın meselesi olarak da adlandırmıyoruz. Bu bir yetenek hareketi. Eşit oranda varlık gösteren ve üniversite sıralarından eşit oranda mezun olan, yetkinlik anlamında eksik değil hatta insan yönetimi yetkinliklerinde biraz daha güçlü olan kadınlar iş hayatının kaybedeni olmamalı.