Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Özel sektörün yerli malı kullanması konusunda bilincin artmasını istiyoruz”

Çeşitli temas ve ziyaretler için Antalya’da bulunan Bakan Işık, Antalyalı iş adamlarıyla akşam yemeğinde bir araya geldi.

Antalya Büyükşehir Belediyesinin organizasyonu ile kent merkezinde bir otelde gerçekleşen yemekte konuşan Bakan Işık, Antalya’nın doğasıyla, tabiatıyla muhteşem bir şehir olduğunu, insanlarının da çok çalışkan olduğunu söyledi. Işık, “Hem Allah’ın verdiği güzellikleri nimete dönüştürerek burayı bir turizm merkezi haline getirmiş çalışkan insanlarımız var hem de bu güzel topraklarda tarım ürünleri elde eden çok çalışkan çiftçilerimiz var. Antalya’da bulunmaktan bir kez daha büyük mutluluk ve onur duydum.” dedi.

Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğini, bölgede büyük bir türbülans yaşandığını, bütün bunlara rağmen Türkiye ekonomisin geçen yıl yüzde 4’lük büyümeyi yakaladığını ifade eden Işık, IMF’nin bu yıl Türkiye için ekonomik büyüme beklentisini de yüzde 3,2’’den yüzde 3,8’e yükselttiğini anımsattı. Işık, “IMF’nin yüzde 3,8 olarak açıkladığı büyüme yüzde 4,5 civarında gerçekleşecek, hatta Rusya ile olan krizi hızlı bir şekilde aşarsak o zaman yüzde 5’leri bile görme imkanı olacak.” diye konuştu.

Türkiye’nin ve Türk insanının çok dinamik olduğunu belirten Işık, hükümet olarak insanın önünü açan, cesaretlendiren bir anlayışla ülkedeki sanayici, iş adamları ve yatırımcılara önderlik etmeye çalıştıklarını söyledi.

2008 yılında yaşanan küresel ekonomik krizde üretemeyen ülkelerin ne hale geldiğinin görüldüğünü anlatan Işık, ekonomisi üretime dayanan ülkelerin de krizi nasıl fırsata çevirdiğinin net olarak ortaya konulduğunu vurguladı. Küresel ekonomik krizde İspanya, Yunanistan gibi ekonomisi turizme dayanan ülkelerin çok ciddi sıkıntı yaşadığını, ekonomisi üretime dayanan Güney Kore, Almanya gibi ülkelerin ise krizden en az hasarla çıkmayı başardığını dile getiren Işık, “Maldivler gibi olağanüstü bir güzelliğe sahip olup, turizmle nüfusunuzu belirli bir gelir seviyesine ulaştırma imkanınız yoksa kesinlikle üretimi ihmal edemezsiniz.” dedi.

Bakan Işık, 2008’de Türkiye ekonomisinin çok ciddi bir sınav verdiğini ve ne kadar dirençli bir ekonomi olduğunu gösterdiğini vurguladı.

 Hedef 20 bin dolar milli gelir

Türkiye’nin ekonomide belli bir başarıyı yakaladığını ve kişi başı milli gelirin 10 bin dolar seviyesine kadar çıktığını ifade eden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık, “Türkiye’nin milli gelirini 20 bin doların üzerine çıkarması gerekiyor. Bunu başaralım bugün yaptığımız tartışmaların çok büyük bir kısmını yapmayacağız.” diye konuştu.

Kişi başı 20 bin dolar milli gelir hedefini başarmanın o kadar kolay olmadığını dile getiren Işık, bunun için katma değeri yüksek, ileri teknoloji ürünlere yönelmek gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin bugünkü ihracat fiyatın kilogramda 1,7 dolar olduğunu ifade eden Işık, “Eğer ürettiğiniz ürünü yüksek teknolojiyle üretiyorsanız ciddi bir katma değer oluşuyor.” dedi.

AR-GE ve inovasyona odaklanırsa Türkiye’nin aşamayacağı engel bulunmayacağını dile getiren Işık, Türkiye’de yaratıcı bir insan yapısı bulunduğunu, bunun çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi.

Hükümetin AR-GE ve inovasyona verdiği destekler konusunda bilgi veren Bakan Işık, verilen destekler sonucunda AR-GE sayısının 248’e kadar çıktığını, hedeflerinin 360 AR-GE merkezine ulaşmak olduğunu kaydetti.

Işık, “Bu yıl 360 AR-GE merkezine ulaşırsak, Türkiye 2020 yılında AR-GE’de dünyada en hızlı sıçrama yapan ülkelerden biri haline gelecek. Yaratıcı insanla sistemi birleştirdiğimiz zaman başarılı sonuçlar alacağımıza inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

 Yerli, yenilikçi ve yeşil üretim 

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak temel hedeflerinin yerli, yenilikçi ve yeşil üretim olduğunu anlatan Işık, Türkiye ölçeğinde üretilmesi gereken ne varsa yerli olarak üretilebilmesi gerektiğini, buna hükümet olarak ciddi destekler verdiklerini vurguladı.

Bir üründe yerlilik oranı yüzde 50’nin üzerindeyse kamu alımlarında yüzde 15 fiyat avantajına sahip olduğuna dikkati çeken Işık, bunun yerli üretimi desteklemek açısından önemli olduğunu dile getirdi. Işık, “İstiyoruz ki Türkiye kamu alımlarını yerli ve yenilikçi üretim noktasında bir kaldıraç olarak kullansın. Dünya başardı, Türkiye olarak biz niye başarmayalım. Şu anda çok olumlu gelişmeler var.” dedi.

İleri teknoloji ürünlerin üretiminde Türkiye’nin tamamının 5’inci bölge teşviklerinden faydalandırıldığına işaret eden Işık, orta ileri teknoloji ürünlerde de bu teşviği uygulamaya sokmak için çalışma yaptıklarını bildirdi. Bakan Işık, “Türkiye’nin ithalat bağımlılığı olan ürünlerde, ihracat potansiyeli yüksek ürünlerde Türkiye’nin tamamını 5’inci bölge teşviklerinden yararlandıracağız.” diye konuştu.

Üretim yaparken havayı, suyu, toprağı kirletmeden, çevre dostu üretim yapılması gerektiğini de söyleyen Işık, atalardan miras kalan toprakların gelecek kuşaklara en iyi şekilde bırakmak gerektiğini kaydetti.

4.0 sanayi devrimi 

Dünyanın hızla 4.0’a, yani dördüncü sanayi devrimine gittiğini belirten Işık, dördüncü sanayi devriminin ıskalanmaması gerektiğini dile getirdi.

Türkiye’nin ilk üç sanayi devrimi tribünden izlediğini ifade eden Işık, “Dördüncüyü ıskalama gibi bir lüksümüz yok. Bütün paydaşlarla dördüncü sanayi devrimine hazırlanmalıyız.” diye konuştu.

Işık, şöyle devam etti:

“Dördüncü sanayi devrimi ne ürettiğinizle ilgili değil, nasıl ürettiğinizle ilgili . Gömlek üreten bir fabrika düşünün. Bütün ağınız elektronik ortam. Satışını yaptığınız gömleğin bayideki rafı fabrika ile bağlantılı. Diyelim ki 42 numara slim fit beyaz erkek gömleği. Eğer onun satışı fazlaysa, oradaki bilgiyi anında yapay zeka ile fabrika alıyor, üretime ‘burada fazla satıldı’ diye 42 numara beyaz slim fit gömlek giriyor. İnsan unsuru hiç yok.Bu çağda insan unsurunun değeri azalacak mı? Hayır azalmayacak. Robotların insanlarla aynı ortamda çalıştığı ve düşük beceri gerektiren işlerin tamamının robotlar tarafından yapıldığı bir model bu. Bu ne demek? Mesleği olmayan insanların işsiz kalacağı, yüksek nitelikli insanların daha fazla iş bulacağı bir döneme giriyorsunuz. O robotun yazılımı yapacak nitelikteyseniz siz çok aranan insan olacaksınız. Yapılan bir çalışmada 600 bin düşük becerili işlerde çalışan insan işini kaybederken, 1 milyon yüksek becerili insan işe alınacak.”

Bu nedenle kodlama dersini, dijital eğitimi çok önemsediklerini de belirten Işık, kodlama dersinin lisede zorunlu olması, ilkokul dördüncü sınıfta da seçmeli ders olarak konulması için Milli Eğitim Bakanlığına resmi yazı yazdıklarını bildirdi.

İhalelerde yerli malı teşviki 

Konuşmasının ardından iş adamlarının sorularını yanıtlayan Işık, ihalelerde yerli malı oranının uygulanmadığının ifade edilmesi üzerine, konuya bürokratların da çok hassas yaklaşmadıklarını söyledi.

Bakan Işık, şöyle konuştu:

“Bazı bürokratlar maalesef yüzde 15’e kadar deyince sanki 15’e kadar uygulama hakkına sahipmiş gibi yorumluyor. Halbuki iki teklif var, arasındaki fark yüzde 15’e kadarsa sen bu yüzde 15’i uygulamak zorundasın. Bununla ilgili bir kurumumuzun başkanı tebliğ yayımlamış. Gazetede okudum fena halde canım sıkıldı. Aradım kurum başkanını. ‘Sen bu genelgeyi niye böyle yayımladın?’, ‘Ben kanunu böyle algıladım.’ ‘Bundan bakanın haberi var mı?’, ‘Biz genelgeyi yayımlarken bakana onaya göndermiyoruz.’ dedi. Sonra bakan beyi aradım, sağ olsun hemen müdahale etti ve o genelgeyi kaldırttı. Şimdi Maliye Bakanlığımızla o konuyu kimse farklı yorumlayamasın diye daha netleştiriyoruz. Bununla ilgili çok sıkı müeyyideleri artırıyoruz. Uygulamada gevşeklik gösteren özelikle bürokratları bakanlık olarak yakından takip ediyoruz.”

Özel sektörde yerli üretimin teşvik edilip edilmeyeceğine yönelik sorular üzerine Bakan Işık, “Doğrusu özel sektör kendine en uygun malı alır. Özel sektörün yerli malı kullanması konusunda bilincin artmasını tabii ki isteriz. Vatan, millet, Sakarya deyip de üç kuruş ucuz bulduğunda ithal ürünü tercih eden insana da çok fazla milliyetçi dememek lazım. Bu da yerli üreticileri rehavete itmemeli.” yanıtını verdi.

Bakan Işık, bir soru üzerine şehir içinde kalan sanayiyi şehir dışına taşımak için çalışma yapacaklarını da söyledi.

 

Beyin göçü

Türkiye’de son birkaç yıldır tersine bir beyin göçünün yaşandığına işaret eden Işık, TÜBİTAK’ın da tersine beyin göçünü destekleyen programlar uyguladığını ve yapılan çalışmalarla şu ana kadar 800’ün üzerinde bilim adamının Türkiye’ye geri döndüğünü kaydetti.

Gençlerin teknolojiye ilgisinin artırılması için teknokafe uygulamasıyla ilgili de çalışma yaptıklarını belirten Işık, “Öyle cevherler var ki heba olup gidiyor. Bunları bir araya getirmek gerekiyor.” dedi.