Sivil Toplum Kuruluşları tarafından oluşturulan ’TÜBİTAK Bilim Teknoloji Sandığı’ projesi ’el Harezmî Yolunda 1’, ’Bilim Teknolojinin Finansmanı ve Tercihler’ konulu basın toplantısı ile tanıtıldı.

Türkiye’nin bilim ve teknolojide ilerleyebilmesi gayesi ile Bilim Teknoloji İçin İstanbul Çalışma Gurubu, Kültür Konseyi Derneği, Garbiyat Enstitüsü ve İstanbul Düşünce Enstitüsü tarafından düzenlenen toplantıda; menkul ve gayrimenkul bağışlarla TÜBİTAK’ın kullanacağı bir fon oluşturulmasını öngören ’TÜBİTAK Bilim Teknoloji Sandığı’ projesi tanıtıldı. Toplantıda yapılan açıklamaya göre; bilim teknoloji üreten ülke olmak için özel bir kanun çıkarılarak, Kızılay ve Türk Hava Kurumuna olduğu gibi kurulacak TÜBİTAK Bilim Teknoloji Sandığına menkul, gayrimenkul her türlü bağış yolunun açılması ile çeşitli mal ve hizmetlerden değişik oranlarda pay aktarılmasını öngören proje ile bağışlar, aracısız olarak ’öncelikli yüksek teknolojilerin üretilmesi için harcanmak üzere’ doğrudan TÜBİTAK hesabına aktarılacak. Kullanmada yetki ve sorumluluğun tamamen TÜBİTAK’ta olacak projeye göre, bağışçı iş sahipleri ortalama memur maaşını esas alarak, ücretliler ve emekliler maaşlarından yüzde 1 kesinti yapılarak TÜBİTAK Bilim Teknoloji Sandığı özel fonuna aktarılması için bankalara otomatik ödeme talimatı verecekler.

“İnsanlarımıza Bilim, Ar-Ge ve doktora için hayır yapmalarını söylemeliyiz”

Toplantıda konuşan Bilim Teknoloji İçin İstanbul Çalışma Gurubu Başkanı Ramazan Bakkal, bilimde ilerleyebilmek ve yeni buluşlara imza atabilmek için insanların doktora çalışmalarına yönlendirilmesine vurgu yaparak, “İnsanlarımıza bilim ve Ar-Ge için yurt dışında doktora için hayır yapmalarını söyleyebilirsek etkili bir şekilde duyurabilirsek geleceğimize daha da güvenle bakabiliriz. Bir anımı paylaşmak isterim; eski Erzurum milletvekili ve eski Milli Türk Talebe Birliği Başkanı bir ağabeyimiz bir toplantıda anlattı. 1967 yılında zannediyorum. Erzurum’da Adalet Partisi’nin binasında toplanıyorlar. Ekrem Ceyhun Bey, eski DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) Müsteşarı veya yetkilisi de adaylardan. Ve diyor ki milletvekili ağabeyimiz, “Ekrem abi bugün köylere çalışmaya çıkacağız, kahve ziyaretleri yapacağız, seçmene gideceğiz” Ekrem Bey de “siz gidin benim bir tane seçmenim var. O da Süleyman Bey ben ona gideceğim” diyor. Belki bugünün Türkiye’sinde bizim de belki bir tane belki iki tane seçenimiz var. O zaman ne yapıp edip bu karar vericilere biz bu mesajı bir şekilde iletmek mecburiyetindeyiz” diye konuştu.

“Bilgi ve teknoloji toplumunun geldiği seviyenin üzerine çıkmak durumundayız”

İstanbul Düşünce Enstitüsü Başkanı Profesör Doktor Mustafa Şatıroğlu ise yüksek düzeyde refah toplumuna ulaşabilmek için bilgi ve teknoloji toplumunun geldiği seviyenin üzerine çıkmak durumunda olduğumuzu belirterek, “Türkiye için son derece önemli olan kalkınmamızın ve yüksek düzeyde refah toplumuna, bilgi toplumuna, çağımızı aşan hedeflere ulaşabilmek için bilgi ve teknoloji toplumunun geldiği seviyenin üzerine çıkmak durumunda olduğumuzun bilincindeyiz. Ama bu noktada maalesef Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu siyasi ve ekonomik çalkantılardan dolayı bir türlü bu konuya yeterince gerek sivil toplum kuruluşlarımız gerek halkımız gerekse yetkililer bir türlü bu seviyeyi yakalamaktan geri kaldık. Fakat geçmişe değil geleceğe bakmamız gerekiyor. Geleceğe bakarken de bugün burada yapılmakta olan toplantı geleceğimiz için son derece önemli bir toplantıdır. Ben dış ticaretle de uğraşan bir insanım. Bir araba firmasının Ar-Ge için ayırdığı yıllık bütçe 5 milyar dolar. İhracat rakamıyla baktığımız zaman bu firmanın 150 milyar dolarlık ihracatı var. Türkiye’nin Ar-Ge için ayırdığı miktar ise 5-6 milyar dolar civarındadır. Türkiye’nin de ihracatı zaten 150 milyar dolar. Yani bu araba firması ile Türkiye’yi mukayese ettiğimizde aşağı yukarı aynı rakamlara çıkıyoruz.

Ama geleceğimize umutla bakabilmek açısından şunu da söylemekten kaçınmayalım. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yılında ihracat hedefimizin 500 milyar dolar olacağı düşünülmektedir. Mart ayı ihracatımız yüzde 20 artmıştır. Bu güzel bir rakamdır. Mühendis olarak yaptığım hesaba göre biz bu artışı seneye vurursak ulaştığımız rakam 2023’e kadar yüzde 20 şeklinde ilave edersek 525 milyar dolar olacaktır. Bugün Türkiye pek çok şey ihraç ediyor ama maalesef yükte oldukça ağır, paha da ise oldukça az olan şeyler ihraç ediyor. Biz adeta ihracatın hamallığını yapıyoruz. Mesela bir tır mal ihraç ediyoruz, yaklaşık 5 bin dolar tutuyor. Ama elin oğlu 100 gramlık bir şey ihraç ediyor aynı fiyatı yakalayabiliyor. Nasıl yakalayabiliyor; bilim ve teknoloji ile yakalıyor. O halde biz bu hedefe kilitlenmek zorundayız” şeklinde konuştu.