Hayatını cüzzamla mücadeleye adayan ve dünyaya cüzzamla mücadeleyi öğreten Prof. Dr. Türkan Saylan ile dünyanın ilk kadın doktoru, tıp öğrencilerine hijyeni öğreten Elizabeth Blackwell, dünya tıp tarihine unutulmaz izler bıraktılar.

Bütün dünya Kovid-19 pandemisini yaşaya ve tartışadursun, Türkiye’de yakın tarihte bir salgın hastalıkla mücadeleye ömrünü adamış bir bilim insanı yaşadı. 74 yaşında aramızdan ayrılan Prof. Dr. Türkan Saylan pek çok hastalık geçirdi, 13 ay boyunca yüzükoyun yatmak zorunda kaldı. İlk hamileliğinde vereme yakalanan Saylan, ikinci doğumundan sonra yine verem oldu ve bütün bu acıları atlattıktan sonra kansere yakalandı. Tüm bu sıkıntılarla baş etmeye çalışan Saylan, cüzzam hastaları için çırpındı. Kimsenin o dönem yaklaşmaya cesaret edemediği cüzzam hastalarına sarıldı, şefkat gösterdi.

13 Aralık 1935’te İstanbul’da dünyaya gelen Türkân Saylan tıp doktoru, akademisyen, yazar, eğitimci ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) eski genel başkanı olmasının yanı sıra, cüzzam hastalığı ile mücadelesiyle adını duyurdu.

Cumhuriyet döneminin ilk müteahhitlerinden Fasih Galip Bey ile evlendikten sonra Leyla adını alan İsviçreli Lili Mina Raiman çiftinin 5 çocuğunun en büyüğü olan Saylan, Kandilli İlkokulu ve Kandilli Kız Lisesi’nde okudu. 1963’te İstanbul Tıp Fakültesini bitiren Türkan Saylan, 1964-1968 yılları arasında SSK Nişantaşı Hastanesi’nden Deri ve Zührevi Hastalıklar uzmanlığını aldı.

1968’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’nda Başasistanlığa başlayan genç doktor, 1971’de İngiliz Kültür Heyeti’nin bursuyla İngiltere’de ileri eğitim gördü. 1974’de Fransa’da ve 1976’da İngiltere’de kısa süreli çalışmalar yaptı; 1972’de doçent, 1977’de profesör oldu.

1982-1987 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı’nı yürüten Saylan, 1981–2001 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü olarak görev yaptı.

1990’da oluşturulan İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kuruluşunda görev alan Türkan Saylan, 1996’ya kadar müdür yardımcılığı ile Kadın Sağlığı derslerinin koordinatörlüğünü üstlendi. Dermatoloji Kliniği öğretim üyesi olarak 2002 yılı sonuna kadar çalıştı ve 13 Aralık 2002’de emekli oldu.

Cüzzamla Savaş Derneği’ni kurdu, DSÖ’ye cüzzam danışmanlığı yaptı

Saylan, tüm bu çalışmalarıyla eşzamanlı olarak cüzzam(lepra) hastalığı ile ilgili de ayrıca emek sarf etti. 1976’da Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı’nı kuran Saylan’a, 1986’da Hindistan’da Uluslararası Gandhi Ödülü verildi.

2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün lepra konusunda danışmanlığını yapan Türkan Saylan, Uluslararası Lepra Birliği’nin de kurucu üyesi ve başkan yardımcısıydı. Dermatopatoloji Laboratuvarının, Behçet Hastalığı ve Cinsel İlişkiyle Bulaşan Hastalıklar polikliniklerinin kurulmasında yer aldı.

1981-2002 yılları arasında 21 yıl gönüllü olarak Sağlık Bakanlığı İstanbul Lepra Hastanesi Başhekimliği’ni yürüten Saylan, 1957’de evlendi ve 2 oğlu oldu. Son 17 yıldır meme kanseri hastası olan idealist doktor, 18 Mayıs 2009 tarihinde saat 04.45’te vefat etti. Vefat ettiğinde ÇYDD’nin genel başkanlığını, TÜRKÇAĞ ve KANKEV Vakfı başkanlığı ile Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı Başkanlığı’nı sürdürüyordu.

O dönemki Ergenekon operasyonunda, 13 Nisan 2009’da oturduğu ev ve başkanlık ettiği ÇYDD’nin çeşitli merkezlerinde aramalar yapıldı ve bazı ÇYDD yöneticileri göz altına alındı, birçok bilgisayar ve belgeye el konuldu. 2005 yılı itibariyle toplam 440 yayını bulunan Saylan adına, ÇYDD tarafından 2010 yılından itibaren Türkân Saylan Sanat ve Bilim Ödülleri veriliyor.

Cüzzam nedir?

Cüzzam mikrobunu ilk olarak 1876’da Norveçli bilim insanı Dr. Gerhard Armauer Hansen ortaya çıkardı. Türkiye’de cüzzamla mücadele, öncelikle Prof. Dr. Mazhar Osman’ın 1919’da Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde, yaklaşık 40 cüzzam hastası için açtığı özel bölümde başladı. Böylece ülkedeki ilk cüzzam hastanesinin temelleri de atılmıştı. Bugün İstanbul Lepra Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi’nde cüzzamlı hastaların yaraları sarılıyor. Türkiye çapında cüzzamın kontrol altına alınması konusundaki en kapsamlı ve en büyük girişim ise, 1976’da Türkan Saylan ve arkadaşları tarafından İstanbul’da kurulan Cüzzamla Savaş Derneği.

Tıpta temizliğin önemini keşfetti

2020 yılında, tüm dünyaya hijyeni yeniden öğreten bir salgın hastalıkla mücadele ederken, 1800’lü yıllarda bir kadın doktor, hijyenin tıpta çok önemli olduğuna inandı. 3 Şubat 1821’de dünyaya gelen Elizabeth Blackwell, 1849’da ABD’de tıp diploması alarak, dünyanın tıp diploması alan ilk kadını.

Blackwell 11 yaşındayken ailesiyle Amerika’ya taşındı. 1838’de babalarının ölümünden sonra Elizabeth Blackwell, kız kardeşi ve annesiyle birlikte bir okul açtı. Genç Elizabeth tıpta ilerlemek istiyordu, fakat o yıllarda bir kadının tıp alanında kendine yer bulması epey zordu. 1847’de Geneva Tıp Koleji kendisini kabul edene dek, tek başına kendini yetiştirmeye çalıştı. 1849’da mezun olan Blackwell, okuldaki herkesin erkek olması ve insanların bir kızın doktor olacağına inanmaması nedeniyle hiç de mutlu değildi. Ailesi ve okuldaki herkes onu bu fikrinden vazgeçirmeye çalışıyordu. Paris ve Londra’da çalıştıktan sonra New York’a geri dönen genç doktor, 1857’de New York Infirmaryfor Indigent Womenand Children isimli bir klinik açtı. Aynı yıl British Medical Register’de ilk anlatılan kadın doktor olan Elizabeth Blackwell, 1860’ların sonlarında kadınlar için bir tıp okulunu hayata geçirdi. Women’s Medical College of the New York Infirmary’de okuyan öğrenciler, eğitimlerinin bir bölümünde Blackwell ailesinden hijyen dersleri de aldılar. Elizabeth temizliğin tıpta önemli bir yeri olduğuna inanıyordu. Kolejdeki eğitimlerinden sonra tekrar İngiltere’ye dönen Blackwell, 1877 yılında emekli olup Hastings’e taşındı ve 31 Mayıs 1910 yılında da evinde hayata gözlerini yumdu.