Çetin Ünsalan – Gazeteci / [email protected]

Dünyadaki ve ülkemizdeki ekonomik duruma baktığımızda hem raporlamalar hem yaşananlar zor bir sürecin bizi beklediğini gösteriyor. Zor süreçler, aynı zamanda ders çalışmayı da gerektirir. Ama bu dersin de akılcı bir uygulamayla hayat bulması şarttır.

Tüm bu fotoğraf içerisinde size bir hayat üçgeni tariflemek istiyorum. Şayet firmanızı geliştirmek ve bu zor süreçten sadece hasar almadan değil, fayda sağlayarak çıkmak istiyorsanız, bu üç başlıkta neler yaptığınızın sağlamasını yapmanız gerekir.

Üçgenin ilk kenarını nakit oluşturuyor. Nakit yönetimini doğru kurgulamayan işletmelerin, finansal sıkılaşmanın oluştuğu, paranın güvenli limanlara döndüğü, büyümenin dünya ölçeğinde terse yelken açtığı ve pazarların daraldığı süreçte en önemli başlıklardan biri olduğunu unutmamalıyız.

Sadece tahsilatlarımızla ya da finansman kullanma yöntemlerimizle değil, iş yaparken dahi, nakit kullanımının hayati olduğu açık. Satınalmadan doğru müşteri seçimine kadar geniş bir yelpazede, nakit varlığımızı takip etmeli ve nokta atışı kullanmalıyız.

Üçgenin diğer kenarını ise verimlilik oluşturuyor. Şayet iş süreçlerinizden üretim metotlarınıza kadar bu başlığı esas almıyorsanız, nakit kullanımındaki dengeyi yakalamanız da mümkün değil.

Verimlilik denilince öncelikle ezber bozmalısınız. Mesele sadece çalışanların daha uzun mesai saatlerinde işyerinizde bulunması değildir. Yaratıcılıklarının beslendiği, üretim hatlarınızın enerjiden yatırımdaki fayda/maliyet hesabına kadar her aşamada optimumu yakalamasından söz ediyorum.

Kapasitelerinizi doğru bilmeden, hatta mevcut kapasitenin en iyi noktada kullanıldığını tespit etmeden, işlere bağlı olarak yapacağınız daralmalar ya da yatırımlar büyük ölçüde rekabetçiliğinizi kaybetmenize neden olacaktır.

O nedenle öncelikle işletmelerinizin verimlilik açısından röntgenini çekmeyi ihmal etmemeli, hatta ortaya çıkan verimsizlikleri giderecek yatırımlara öncelik vermelisiniz. Çünkü bankalardan bulamadığınız kaynağın, aslında verimsizliği ortadan kaldırarak işletmenizin içinde heba olduğunu, üstelik faiz ödemek zorunda kalmadan bir değere ulaşacağınızı aklınızdan çıkarmamalısınız.

Üçgenin son kenarını ise nakit yönetimini de verimliliği de besleyecek teknoloji oluşturuyor. Sadece üretim hatlarınızda teknoloji kullanılmasından söz etmiyorum. Teknoloji ile veriyi eş değer tutarak, verilerinizi yöneterek ve kararlarınızı da bu doğrultuda alarak hayat üçgeninin son kenarında sonuca ulaşabilirsiniz.

Şayet ortada sağlıklı verilerden söz etmiyorsak, yanlış ve gereksiz teknoloji yatırımlarının size faydadan çok zarar getireceğine şahit olursunuz. Nokta atışı iyileştirmeleri veri odaklı ve ihtiyaç ölçüsünde yapar, teknoloji yatırımlarınızı da buna göre şekillendirirseniz, bu zorlu süreçten kazanç sağlayan firmalar olarak da çıktığınızı göreceksiniz.

Peki bu hayat üçgeninin anahtarı nedir? İşte işin bam noktası bu. Elinizde paranız olabilir, verimli işletmeleriniz olabilir ve hatta doğru teknoloji yatırımları da yapmış olabilirsiniz. Bu üçgeni açacak olan nedir?

İşletmenizdeki insan faktörü… yani yetenek yönetimini doğru yapmayan, doğru yere doğru insanı yerleştirmeyen, çalışanlarının kendisini geliştirmesini sağlamayan, yeteneklerini yönetmeyen işletmeler sadece harcama yapar, ayakta kalır ama gelişimin gerisinde kalır.

Hayat üçgenini ihmal etmeyin; lakin o üçgenin kilidini açacak olanın da elinizdeki yetenek havuzunu unutmayın. Doğru hamlelerle bu süreçten büyüyerek çıktığınızı göreceksiniz.