H. Melih Gürses – İş Güvenliği Uzmanı – A Sınıfı (Makine Yüksek Mühendisi) /  [email protected]

Koronavirüs kaynaklı Kovid-19 hastalığı, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 11 Mart 2020 tarihi itibariyle pandemi ilan edildikten sonra, diğer bir değişle dünyada eş zamanlı olarak çok yaygın bir şekilde milyonlarca insanı tehdit eden bulaşıcı hastalık olarak tanımlandıktan sonra, dünya genelinde ve ülkeler bazında ciddi önlemler alındı ve alınmaya da devam ediyor.

Bu pandeminin en önemli 3 kriteri; yeni bir virüs olması, insanlara kolayca geçebilmesi ile insandan insana kolay ve sürekli bir şekilde bulaşmasıdır. Bu nedenle hem sosyal hem de iş hayatında sıkı önlemlerin alınarak uygulanması büyük önem arz etmekte.

Bulaşıcılık riskine karşı başta sosyal mesafenin korunması ve iş hijyeni kurallarına harfiyen riayet edilmesi olmak üzere, işyerlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar artık geniş kapsamlı olarak devreye girmiş vaziyette. Ancak, bu uygulamalar sistematik olarak yürütülmelidir.

Öncelikle, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında işyerlerinin Kovid-19 nedeniyle yapması gereken yasal zorunlulukları bulunmaktadır:

  • İşyeri özelindeki tehlikelerin belirlenerek ayrı bir risk değerlendirmesinin yapılması veya mevcut risk değerlendirmesinin güncellenmesi sağlanmalıdır. Çalışanların işyerinde nerede ve nasıl Kovid-19 virüsüne maruz kalabileceğine ilişkin değerlendirme yapılmalı ve o işyerindeki işin özelliği nedeniyle yüksek risk altındaki çalışanlar belirlenmelidir. Gerekiyorsa, iş süreçleri ve çalışma şekilleri yeniden planlanmalıdır.
  • Mevzuat uyarınca işyerlerinde hazırlanmış olan Acil Durum Eylem Planı, salgın hastalıklara karşı alınması gereken önleyici ve sınırlandırıcı tedbirler COVID-19 salgını göz önünde bulundurularak güncellenmeli ve Plan ivedilikle devreye alınmalıdır. İşletme personelinin güncellenen acil durum planı hakkında bilgilendirilmesi ve plan kapsamında ne yapmaları veya yapmamaları gerektiğinin açıkça ortaya konması sağlanmalı, işyeri bünyesinde oluşturulacak bir ekiple (“Bulaşıcı Hastalıklar Acil Durum Ekibi” gibi) yapılan her uygulama hassaslıkla takip edilmeli ve kayıt altına alınmalıdır. Bahsi geçen Ekip; 50 kişi ve üzeri çalışan işyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu’nca, Kurulun olmadığı işyerlerinde ise, işveren veya vekili koordinesinde oluşturulur. Ekipte işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve varsa diğer sağlık personeli ile çalışan temsilcisi ve mümkünse ilk yardım eğitimi almış veya tecrübesi olan kişiler bulunmalıdır. Rutin temizlik işlemlerini ve dezenfeksiyonu talimatlara uygun olarak uygulayacak temizlik personelinin de ekibe dahil edilmesinde yarar bulunmaktadır.

Hangi aşamada olunduğunun farkındalığı, koronavirüs ile mücadelede başlangıç noktasıdır.

İşyerlerinin COVID-19 sürecinde hangi seviyede etkilenmiş olduğu, alınacak tedbirlerin ciddiyet boyutunu da doğrudan etkileyecektir.

Bu anlamda, işyerleri SEVİYE-2 kapsamında gerekli hassasiyeti göstererek çalışma koşullarına yönelik tedbirler almalı, bu seviyenin bir üst düzeye geçmemesi için işverenler ve çalışanlar ortaklaşa mücadele içine girmelidir. Sağlık otoritelerinin belirleyeceği argümanlar doğrultusunda bilinçli olmak ve örnek davranışlarda bulunmak değişmez bir hayat felsefesi olmalıdır. İşyerlerinde taviz verilmeden alınan tedbirlere uymak ve bu konuda verilen emir ve talimatları uygulamak koronavirüs ile mücadelede başarının anahtarı olacaktır.

Sosyal mesafeni koru – maskeni tak – hijyen kurallarını aksatma

Zaten işyerlerinde Kovid-19 ile mücadele kapsamında;

  • Fabrika girişlerinde temassız ateş ölçer ile vücut ısılarının kontrol edilmesinden, servis araçlarının taşıma kapasitesinin sosyal mesafe gözeterek belirlenmesine,
  • Kalabalık toplantı ve eğitimler düzenlemekten kaçınılmasından, iş ekipmanlarının ve ilgili aksamlarının en az sayıda çalışan tarafından kullanılmasını gözetecek şekilde işin planlamasına,
  • Üretim alanları ile ofislerin giriş-çıkışlarında ve diğer bölümlerindeki bilgilendirme panolarında güncel broşürler ile afişlerin bulundurulmasından, çalışanlara standartlara uygun tek kullanımlık maske, eldiven ve gerekirse yüz siperliği verilmesine,
  • Çalışanların ve ziyaretçilerin kolaylıkla ulaşabileceği uygun yerlerde alkol bazlı el antiseptiği bulundurulmasından, çalışma alanında asgari sayıda çalışan bulundurulmasına,
  • Gerekli işaretlemeler ve yönlendirmeler çerçevesinde kalabalık olmayan gruplar halinde çalışanların yemekhanelere alınmasına ilişkin düzenlemelerin yapılmasından, el ve parmak temasının sıkça olduğu yüzeylerin rutin temizliği ve dezenfeksiyonuna yönelik önlemler alınmasına

kadar birçok önlem alınmış durumda. Amaç, koronavirüs salgınının çalışma sürecini doğrudan etkileyebilecek SEVİYE-3 ve daha da kötüsü SEVİYE-4 boyutuna ulaşmaması.

Bu çerçevede, dikkate alınması gereken üç önemli etken söz konusu olacaktır:

1. Kendini hasta hisseden personelin, durumu işyeri yetkililerine bildirerek, işyerine kesinlikle gelmemesi esastır.

2. İşyerinde yapılan çalışma sırasında kendini iyi hissetmeyen personel olursa, ya işyeri hekiminin değerlendirmesine göre ilgili kamu sağlık hizmeti sunucularına yönlendirilir ya da Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi (ALO 184) aranarak yetkilinin verdiği talimatlar izlenir.

3. COVID-19 tanısı ile tedavisi yapılan çalışan, ancak sağlık kuruluşu tarafından işe başlamasında sakınca bulunmadığına dair (işe dönüş) rapor ile işverenini bilgilendirerek işine devam edebilir.

Sorumluluğunun bilincinde olan insan her zaman geleceğe umutla bakar.

Normalleşme adımlarının atılmaya çalışıldığı süreçte tüm toplum bireyleri sosyal sorumluluk çerçevesinde önce kendini sonra da çevresindekileri düşünerek davranışlarını sorgulamalı, hijyen ve izolasyon kurallarına dikkat ederek COVID-19 ile mücadelede yerini bir fiil almalıdır.

Diğer yandan, ülkemiz ekonomisi açısından geleceğe umutla bakabilmemizin tek yolu, işyerlerinde sağlığın ön planda tutulduğu çalışma koşullarına uyulması konusunda pozitif kültür yaratarak, çalışma hayatının işgücü kayıplarına uğramadan sürdürülmesini hedeflemektir.