İhracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 50’ler seviyesindeki makine sektöründe bu oranı daha yukarılara taşımanın mümkün olduğuna inanan Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) Genel Sekreteri Zühtü Bakır, 2023 ihracat hedeflerinde bugün yüzde 9 olan makinenin payının yüzde 20 olarak öngörüldüğünü hatırlatarak, “Yakın gelecekte makine sektörünün ihracatımızda lokomotif konuma erişeceğine inanıyoruz” dedi.

71,6 milyar TL üretim ve 77,5 milyar TL satış gerçekleştiren makine sektörünün 15 milyar TL’lik katma değer sağladığını açıklayan Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) Genel Sekreteri Zühtü Bakır, sektörün imalattaki payını artırması gerektiğini söylüyor. Makine sektörünün imalat sektöründen yüzde 6,2 pay aldığını, hedefin bu oranı makinede lider olan ülkeler gibi yüzde 15’lerin üzerine çıkarmak olduğunu vurgulayan Bakır, “Esasen makine sektörü değerleri son 10 yıldır imalat sektörü değerlerinin üzerinde gelişti. Ancak hedefimize ulaşmak için ivmeyi artırmak gerekiyor” diyor.

İmalatın yanı sıra ihracat açısından da hedeflerini büyüten makine sektörünün 2017 yılında 14,6 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini, 2018 ilk yarısında ise yüzde 22’lik artış ile 18 milyar dolarlık bu yılki ihracat hedefine yaklaştığını açıklayan Zühtü Bakır, “2023 ihracat hedeflerinde bugün yüzde 9 olan makine payı yüzde 20 olarak öngörüldü. Bu durum ülkemizin sanayileşerek kalkınmasında makine sektörünün önemli rolünün olacağına kamunun inancının bir göstergesi. 2023 yılında olmasa da yakın gelecekte makine sektörünün ihracatımızda lokomotif konuma erişeceğine inanıyoruz” görüşünü dile getiriyor.

Makinenin her segmentinde yurt dışında başarı sağlanabileceğine inanan Bakır, “Hem Avrupa hem de diğer önemli pazarlarda olumlu bir Türk makinesi imajı oluştu. Ürünlerimiz kalite açısından tatminkâr bulunurken önemli rakiplerine karşın rekabetçi fiyat sunulması mümkün” değerlendirmesinde bulunuyor.
Önümüzdeki dönemde firmaların Ar-Ge faaliyetlerindeki niteliğini artırmasını öneren Zühtü Bakır ile yaptığımız sohbette MAKFED’in çalışmaları ve hedefleri hakkında bilgi aldık. Röportajımızda sektörün imalat ve ihracattaki mevcut durumunu aktaran Bakır, sorularımıza şu yanıtları verdi:

Yapacağımız sohbetimizde öncelikle sizi biraz tanımak isteriz. Zühtü Bakır kimdir? Makine sektörüyle ne zaman ve nasıl tanıştınız? Makine sektörünün yapısını ve ekonomi/sanayi açısından önemini kişisel olarak nasıl yorumlarsınız?,

Çalışma hayatına 1992’de alüminyum sektörü ile başlayıp çelik sektöründe devam ettim. 1998 yılında geçiş yaptığım Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda 2017 yılına kadar çeşitli pozisyonlarda görev yaptım. Özellikle 2001 yılı itibariyle başlatılan AB teknik mevzuatının Türk teknik mevzuatı olarak uyumlaştırılması ve uygulanması sürecinde aktif rol aldım. Bu sürece “Makine Emniyeti Yönetmeliği” ile başladık ve makine sektörü genelde bu konuda pilot rol oynadı. Özellikle Makine Sanayi Şube Müdürü olarak görev yaptığım dönemde sektörü daha yakından tanıma şansım oldu. Sonrasında da “Makine Sanayi Strateji Belgesi” gibi konularda da sektör üzerine çalışmalarımız oldu.

Makine sektörü yapısı itibariyle imalat sektörleri için temel esas olup inşaattan tarıma kadar hemen hemen tüm sektörlerde makine olmaksızın üretim düşünülemez. Dolayısıyla güçlü bir sanayi ülkesi olabilmek için güçlü bir makine sanayine ihtiyaç duyulur. Belli bir düzeyde teknolojik altyapı ve mühendislik gerektirmesinden dolayı da makine üretebilen sınırlı sayıda ülke bulunmaktadır. Ülkemiz de bu ülkeler arasındadır.

Ülkemizde makine konusunda Cumhuriyetle birlikte kamu yatırımlarının başladığını görüyoruz. MKE, Demir Yolları ve Şeker Fabrikaları gibi kuruluşlar bünyelerinde makine sektörünü geliştirdi. Ancak 1990’lı yıllarda özel sektörde bu alanda atılımlara rastlıyoruz. Bugün itibariyle 111’i büyük ve 696’sı orta boy işletme olmak üzere sanayi sicile kayıtlı 9 bin 139 makine imalatçı firmamız mevcut. Sektörde çok sayıda küçük ve mikro işletme olması ölçek ekonomisi sorunu ve burada yol kat etmemiz gerekiyor. Bununla birlikte küresel ölçekte markalarımız var. Bunların da uluslararası pastadan daha fazla pay almalarını sağlayacak politikalara ihtiyacımız bulunuyor. Sektörde ihracat kg fiyatımız 6 dolar iken bu oran ithalatta çok daha yüksek. Bunun nedeni birçok alanda yeterli kapasiteye sahip olmamıza rağmen yüksek teknoloji gerektiren metal işleme ve konfeksiyon makineleri gibi bazı ürünleri yeterli düzeyde üretememek. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 50’lerde olup önümüzdeki dönemde sektörün gelişimi ile bu oranı daha yukarılara taşıyacağımıza inanıyoruz.

MAKFED’in Türkiye makine sektörü açısından önemini ve üstlendiği misyonu kısaca bize aktarır mısınız? MAKFED makine sektörü için nasıl bir boşluğu dolduruyor?

Makine sektörü bünyesinde 22 segment barındırmakta. Dolayısıyla sadece ülkemizde değil dünyada sanayileşmiş ülkelerde bu çerçevede sektörel örgütlenmeler görülmekte. Tarım makineleri, iş ve inşaat makineleri, pompalar, kazanlar ve takım tezgâhları gibi her bir segmentte bir sektörel dernek söz konusu. Bu çerçevede sektöre birliği sağlamak için çatı kuruluş olarak MAKFED oluşturuldu. Misyonumuz sektörel birlikteliği sağlayarak ulusal ve uluslararası çevrelerde ülkemizi temsil etmek. Aynı zamanda sektör için gerekli bilgiyi üreterek karar alıcı çevreleri bu konuda desteklemek. Nihayetinde tüm çalışmalarımız sektörümüzün rekabet gücünü ve küresel payını artırmaya yönelik.

Türkiye’de makine sektörünün en çatı kuruluşu olan MAKFED’in bugüne kadar yaptığı çalışmalara baktığınızda neleri başardığını ve sektör adına neleri hayata geçirdiğini söyleyebilirsiniz? MAKFED, sektörün gelişiminde nasıl bir itici güç görevi görüyor?

MAKFED öncelikle sektörel birlikteliği hukuki ve kurumsal olarak sağlanmış oldu. Geniş katılımlı bir yönetim yapısına sahip olmasına rağmen MAKFED yönetim kurulu çoğu kez üye dernek başkanlarının tümünün katılımıyla genişletilmiş olarak toplanmakta. MAKFED dernekleri genel sekreterleri kurulumuz da oluşturduğumuz gündemler ile periyodik olarak bir araya geliyor.

Temel görev olarak gördüğümüz bilgi üretimini çok önemsiyoruz. Bu konuda oluşturduğumuz rapor ve dokümanları web sayfamızda tarafların istifadesine sunuyoruz. TOBB bünyesinde yer alan Türkiye Makine ve Teçhizatı Meclisi, Mevzuat Komitesi Başkanlığını yürütüyoruz. Bu yapı ile sektör olarak tarafımızla ilgili tüm idari ve teknik mevzuat çalışmalarını takip ediyor ve katkı sağlıyoruz. Bu çerçevede ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlarla periyodik temaslar kuruyoruz.
Sektör için önemli bir husus ise tanıtım ve ihracatı geliştirici faaliyetler. Bu çerçevede MAKFED olarak MAİB, Makine İhracatçıları Birliği ile de yakın çalışma içerisindeyiz. Burada da derneklerimiz ile arayüz olmaya çalışıyoruz.

Sektörümüzde yabancı yatırımcının ülkemize çekilmesi konusunda halihazırda Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi olarak şekillenen Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ile ortak çalışmalar yürütüyoruz. Bu arada TÜRKAK’tan akredite olarak Mesleki Yeterlilik Kurumu’ndan Makine Bakımcı ve Makine Montajcı meslekleri için MAKFED MEYEM sınav merkezi yetkisi kazandık. Ankara ve İstanbul’da sınav merkezleri oluşturduk. Aynı zamanda işyerlerinde de sınavları gerçekleştirmeye başladık.

MAKFED olarak sektörün gelişimine, birlikteliğin sağlanması, güçlü bir lobi ile doğru politikaların geliştirilmesi ve kararların alınmasına etki edilmesi yoluyla katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bunu sadece kamu ile ilişkiler boyutunda değil uluslararası kuruluşların yanı sıra etkileşim halinde olduğumuz diğer sektör ve bunları temsil eden sektör kuruluşları ile birlikte yürütmek durumundayız.

Türkiye makine sektörünün gelişimi hakkında istatistiksel bilgiler verir misiniz? Bu yıl sonu itibarıyla sektörün üretim ve ihracat miktarı hedefleri nedir?

Makine sektörü imalat sektöründen yüzde 6,2 pay alıyor. Hedefimiz bu oranı makinede lider olan ülkeler gibi yüzde 15’lerin üzerine çıkarmak. Esasen makine sektörü değerleri son 10 yıldır imalat sektörü değerlerinin üzerinde gelişti. Ancak hedefimize ulaşmak için ivmeyi artırmak gerekiyor.

TÜİK rakamlarına göre 2017’de 28 NACE sınıflandırmasında, 13 bin 371 işletme ve 220 bin 409 istihdam ile yüzde 78,5 kapasite kullanım oranı yakalanarak 71,6 milyar TL üretim ve 77,5 milyar TL satış gerçekleştirdik. Sağladığımız katma değer ise 15 milyar TL’ye ulaştı. Makine sektörünün tamamı bakımından 2017 yılında 14,6 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. 2018 ilk yarısındaki yüzde 22’lik artış ile 18 milyar dolarlık bu yılki ihracat hedefimize yaklaşıyoruz.

Alt sektörlere baktığımızda hangi sektörler açısından hareketli bir yıl yaşanıyor? Yurtdışı pazarlarda başarı sağlamak adına makinenin hangi alt sektörleri daha avantajlı özelliklere sahip bulunuyor?

Alt sektör ihracatında yüzde 17,2 pay ile endüstriyel klima ve soğutma, yüzde 10,2 pay ile diğer makineler ve aksamları, yüzde 9,9 pay ile inşaat ve madencilik makineleri, yüzde 8,7 pay ile pompa ve kompresörler, yüzde 7,7 pay ile metal işleme ve takım tezgâhları, yüzde 6,4 pay ile tarım makineleri, yüzde 6,4 pay ile tekstil makineleri ve yüzde 6,3 pay ile de gıda makineleri gibi 22 segmentimiz bulunuyor. 2008-2017 yılları arasında; endüstriyel klima ve soğutmada yüzde 70, diğer makineler ve aksamlarında yüzde 62, tekstil makinelerinde yüzde 120, reaktörler ve kazanlarda yüzde 94, gıda makinelerinde yüzde 17, tarım makinelerinde yüzde 64, pompa ve kompresörler yüzde 36 oranlarında ihracat artışı yaşandı.

Esasen her segmentte yurt dışında başarı sağlanabileceğini düşünmekteyim. Hem Avrupa hem de diğer önemli pazarlarda olumlu bir Türk makinesi imajı oluştu. Ürünlerimiz kalite açısından tatminkâr bulunurken önemli rakiplerine karşın rekabetçi fiyat sunulması mümkün. Ancak firmalarımızın ölçeklerini büyütmelerinin ticari başarılarını da geliştirmelerindeki önemli unsurlar arasında olduğunu düşünüyorum.

Sektörün 2023 yılında hedeflerinde neler yer alıyor? Bu hedefleri göz önünde tutarak, Türk makine üreticisi ve ihracatçılarına ne gibi tavsiye ve önerileriniz olur?

2023 ihracat hedeflerinde bugün yüzde 9 olan makine payı yüzde 20 olarak öngörüldü. Bu durum ülkemizin sanayileşerek kalkınmasında makine sektörünün önemli rolünün olacağına kamunun inancının bir göstergesi. 2023 yılında olmasa da yakın gelecekte makine sektörünün ihracatımızda lokomotif konuma erişeceğine inanıyoruz.

Ülkemiz Ar-Ge destekleri mutluluk verici düzeyde. Sektörümüzün Bakanlık onaylı Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri sayısı 150’ye yaklaştı. Bu alanda lider sektör konumundayız. Önümüzdeki dönemde firmalarımızın Ar-Ge faaliyetlerindeki niteliğini artırmamız gerekiyor. Bunun yanı sıra kurumsallığın geliştirilmesi, işbirlikleri ile ölçek ekonomisine önem verilmesi ihracattaki rekabet gücümüzü artıracaktır.

Sektörün gelişimi için bakanlık ve devlet nezdindeki talep ve beklentilerinizi aktarır mısınız? Sektör devletten hangi konularda destek bekliyor?

Devlet yapısı sadece kurumlardan oluşmuyor. Sektör kuruluşlarının da bu yapı içerisinde yer aldığını düşünmekteyiz. Sorunlarımız malum, birçok strateji dokümanı, planı ve raporumuz mevcut. Ancak biz çözümün parçası olmak durumundayız. Dolayısıyla kamu ve özel sektör ile katılımcı bir yaklaşımla çözüm yollarını birlikte bulup uygulamayı diliyoruz.

“MAKFED Akademi ile sektörümüzün gelişimine katkı sağlamak üzere alanındaki en yetkin uzman ve kuruluşlarla sektörümüzü çeşitli eğitim programları ve etkinliklerde bir araya getirmeyi amaçlıyoruz. Bu yönde gerçekleştirdiğimiz programlar oldu. Ancak önümüzdeki dönemde bu alanda bazı kurumlarla da işbirliği halinde proje odaklı bir yaklaşım geliştireceğiz.”

2014 yılında kurulan Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği’nin (AİMSAD) çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Dernek sektörde sizce nasıl bir boşluğu doldurdu?

AİMSAD en genç derneklerimiz arasında yer almakla birlikte çok başarılı çalışmalar ortaya koyuyor. Öncelikle üyeler arasında yakaladıkları sinerji mutluluk verici düzeyde. Dış ticaret açığı vermediğimiz nadir alt sektörlerimiz arasında yer alan ağaç işleme makineleri sektörü, ülkemizin oldukça güçlü olduğu ağaç işleme ve mobilya sektörleri için temel çözüm ortağı konumunda. AİMSAD, sektörün gelişimine önemli derecede katkı sağlayacaktır. AİMSAD’ı fuar organizasyonları ve tanıtım faaliyetlerinde oldukça başarılı bulmaktayız. Sosyal medyayı çok iyi kullandıkları gibi yayın organları olan dergisi de oldukça başarılı.

AİMSAD ile MAKFED birlikte hangi konularda dirsek teması çalışmalar yapabilir? Ortak proje geliştirme konusundaki yaklaşımınız nedir?

MAKFED olarak derneklerimizin tamamıyla ortak çalışmalar yaptığımız gibi kendi alanlarında derneklerimizle birebir işbirlikleri de geliştirmekteyiz. Ağaç işleme makine sektörünün mesleki yeterlilikle ilgili tüm ihtiyaçlarını MAKFED MEYEM olarak gidermek üzere bir çalışma başlattık. AİMSAD kendi alanları ile ilgili bilgi üretme yolunda da oldukça başarılı. Bu konuda da onları destekleyici çalışmalarımız olacak. MAKFED olarak alt sektörleri referans alan bazı AB projelerinin geliştirilmesi konusunda da AİMSAD ile çalışmalar planlıyoruz.

Sektörde yaşanan en önemli 3 sorun nedir diye sorduğumuzda öncelikleriniz neler olur? Öte yandan bu sorunlara ilişkin çözüm önerileriniz nedir?

Kayıt ve kural dışı uygulamalar önemli sorun. Piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetlerinin etkinliğinin arttırılmasını önemli görüyoruz. Sektörümüzde beşerî sermaye en önemli varlığımız. Dolayısıyla bunun sürekli beslenmesi ve güçlendirilmesi gerekiyor. Ancak gençler artık sanayide çalışmayı eskisi kadar tercih etmiyor. Bu durumu sanayinin dijital dönüşümü sürecini de yanımıza alarak tersine çevirmenin yanı sıra hem mühendis hem diğer çalışanların niteliklerini artırıcı makro politikalara ihtiyacımız bulunmakta. Finansmana erişim ve bunun maliyeti de önemli bir husus. Makro ekonomik dengeler içerisinde faiz oranlarının düşürülmesi önem arz ediyor.

MAKFED’in gelecek dönem planları ve yeni projeleri içinde neler bulunuyor? Kısa ve orta vadeli çalışma dönemindeki hedefler ve çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Girişimci Bilgi Sistemi’ni kullanmaya yönelik olarak protokol imzaladık. Bu kaynağı kullanarak yeni rapor ve dokümanlar oluşturmayı planlıyoruz. MAKFED MEYEM’in kapsamını genişleterek sürdürmeyi planlıyoruz. Böylece sektörün bu yöndeki ihtiyacını gidermeyi amaçlıyoruz. Öte yandan makine sektöründeki altyapı ihtiyacına yönelik ihtisas OSB’lerin oluşturulmasında öncülük yapacak projelerimiz ve bu yönde devam eden çalışmalarımız mevcut.
Tanıtım ve imaj faaliyetlerini önemsiyoruz. Bu çerçevede ulusal ve uluslararası fuarlara yönelik de çalışmalar planlamaktayız. Derneklerimiz ağırlıklı AB’de olmak üzere 21 platformda ülkemizi temsil ediyor. Biz de AB Makine Konfederasyonu olan ORGALIME’e üyeyiz. Buradan istifademizi ve etkinliğimizi artırmayı arzu ediyoruz.