Sadece ağaç işleme makineleri sektörü tarafından değil makineyle dolaylı olarak iletişim halinde olan tüm sektörler tarafından takip edilen AİMSAD Dergisi, 3 yıldır yaptığı başarılı yayıncılıkla sektörünün en doğru ve en güncel haber kaynağı oldu. İlgi çeken içeriğiyle sektörün sesi olmaya devam edecek olan derginin çıkış hikayesi ve amaçları ile bugün geldiği noktayı AİMSAD’ın Basın Yayın ve Tanıtım Komitesi ve aynı zamanda AİMSAD Dergisi’nin Yayın Danışma Kurulu Üyeleri olan Gürkan Necipoğlu, Ahmet Yesari Yerli ve Münevver Çiloğlu’ndan dinledik.

AİMSAD Dergisi tam 3 yaşında… Temmuz-Ağustos 2015 tarihli sayısından itibaren kesintisiz olarak 2 ayda bir yayınlanan AİMSAD Dergisi, 3 yıldır haberleri ve yazılarıyla sektörün sesi ve üyelerin birbirlerini tanıyıp faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olduğu basılı yayın platformuna dönüştü. Sadece ağaç işleme makineleri sektörü tarafından değil sektörle dolaylı olarak iletişim halinde olan tüm sektörler tarafından takip edilen AİMSAD Dergisi’de bugüne kadar 70 firmanın yetkilisiyle röportaj, 29 farklı ülkenin ele alındığı ‘Dünya turu’ bölümü, sektörün ve alt dallarının ele alındığı 18 kapak konusu, ülkemizin illerinin incelenip farklı yönleriyle anlatıldığı 18 gezi yazısı ve sektörü ilgilendiren yüzlerce güncel ekonomi haberi yayınlandı.

AİMSAD’ın etkinlikleri ve faaliyetlerini içeren haberlerin de 18 sayıdır yer aldığı AİMSAD Dergisini konuşmak için AİMSAD’ın Basın Yayın ve Tanıtım Komitesi ve aynı zamanda AİMSAD Dergisi’nin Yayın Danışma Kurulu Üyeleri olan Gürkan Necipoğlu, Ahmet Yesari Yerli ve Münevver Çiloğlu ile bir araya geldik. Derginin çıkış hikayesini ve amaçlarını ayrıntılarıyla anlatan üyeler, dergi içeriğinin nasıl hazırlandığından yayın prensiplerine, derginin bugün geldiği noktadan gelecekle ilgili planlara kadar birçok noktada bilgi verdiler.

Yayın Kurulu olarak size her şeyden önce derginin çıkış amacını sorarak röportajımıza başlamak isterim. AİMSAD Dergisi’nin yayınlanması fikri nasıl ve ne zaman oluştu? Dergi çıkarma fikrinin temel amaçlarını neler oluşturuyordu?

Gürkan Necipoğlu: AİMSAD Yönetim Kurulu’nun ilk toplantılarından itibaren dergi çıkartalım düşüncesi konuşuluyordu. Ama Ahmet Yesari Bey, ben ve şu anda yönetim kurulu üyesi olmayan bir arkadaşımız, “bizim işimiz dergi çıkarmak mı?” diye yoğun şekilde bu fikre itiraz ettik. Dernek çok yeni bir dernekti. Derneğin temelini oturtmak, kuralları yazmak, çalışmaları yerine getirmek gibi öncelikli yapılması gereken işler vardı. Konu tekrar gündeme gelince o zaman “Bir dergi çıkartılacaksa hali hazırda bunu yapan profesyoneller var o profesyonellerle görüşelim, onlardan bir teklif alalım, gerekirse biz içeriği belirleyelim” dedik. Danışma kurulu olalım ve bizim danışma kurulu olarak belirlediğimiz prensipler çerçevesinde onlar çıkarsın diye düşündük. Üç tane firmadan çalışma teklifi aldık, toplantı yaptık. Gelen fiyatları ve detayları görünce dergiyi biz çıkartalım bari düşüncesi oluştu. Onun için bir fizibilite çalışması yaptık. Böyle bir dergiyi çıkarsak kaça mal olur? Biz bu derginin maliyetini çıkartabilir miyiz? İş bir anda hızlanınca Yönetim Kurulu da sağ olsun bizleri bu komiteye üye olarak seçince çalışmaya başladık. Yalnız bunu yaparken temel bir prensip geliştirdik. Onda da şunu söyledik. Dergi çıkartacaksak, dergi bizim derneğimizden ziyade sektörümüzün yüzü olmalı. Dolayısıyla belli prensiplere yer vermeli. Belli prensiplerin üzerine oturmuş bir yayın olmalı.

Ahmet Yesari Yerli: Dergi çıkarma aşamasında Genel Sekreterimiz Arif Kaçak’ın çok önemli rolü var. O bizi çok cesaretlendirdi. “Altyapıyı kuracak çok iyi bir ekip var. O ekiple bu işi çok rahat yapabiliriz. Siz danışma kurulu olarak görev yaparsınız” dedi. Sadece danışma kurulu olarak görev yapmak daha farklı bir şey, dergiyi çıkarmak farklı bir şey. Onun için ben ‘bu dergiyi biz çıkarıyoruz’ diyemiyorum. Biz derginin gerçekten danışma kuruluyuz. Bunu hazırlayan arka plandaki kişiler gerçekten çok iyi çalışıyorlar, görevlerini yapıyorlar. Biz danışma kurulu olarak yol gösteriyoruz. ‘Şöyle şöyle olmasını istiyoruz’ diyoruz, yapılana da bakıyoruz. ‘Şunu şöyle şöyle yapsak daha iyi olur’ diyoruz ve bırakıyoruz. Ama bu arada yemek pişmiş oluyor. Biz bir yemek listesi yapıyoruz, bir de yemeğin tadına bakıyoruz. Yemeği yapıyorlar. Sonuçta ortada bir lezzetli yemek varsa biz listeyi yapan ve tadına bakanız. Pişiren başkası.

Gürkan Necipoğlu: Tarifi vermek başka bir şey. 100 kişiye aynı tarifi verirsiniz, 100 farklı yemek çıkar. O 100 tane yemek, 100 tane farklı jüriye de farklı tat verir. Bu biraz subjektif bir şey. Bu dergiyi çıkartırken; “Amacımız başlangıçta en azından kâr etmek olmasın. Çünkü biz de bu işte yeniyiz. Biz basın yayın danışma kurulu veya üyelik azalık hiçbir zaman yapmadık. Öğreneceğiz. Dolayısıyla kimse bu dergi para kazansın beklentisi içine düşmesin. Amacımız bu dergiyi bu sektörde gerçekten aranır ve içerik kaynağı haline getirmek. Bunu yapmaya çalışacaksak da öncelikle kaliteye önem vermeliyiz. Dolayısıyla kar elde etmeye, para kazandırmaya bakmayalım” dedik. Buna rağmen yanlış hatırlamıyorsam 3 senenin sonunda da ciddi bir kâr oranıyla derginin maliyet hesaplarını kapatmış oluyoruz. Bu da tabii üyelerimizin destekleriyle oldu. Eksik olmasınlar bizden ilanları eksik etmediler.

Ahmet Yesari Yerli: Yönetim Kurulu kararı da odur zaten. Bizden kâr etmemizi beklemiyorlar. Belirli miktarda zararı da kabul ediyorlar. Çünkü bizim tanıtım yüzümüz bu. Herhangi bir şekilde baskı yok. Sonuçta da sağ olsun üyelerimiz sayesinde her senenin sonunda bir miktar kâr çıkıyor. Ayrıca içimize sinen bir dergi de ortaya çıkıyor.

Gürkan Necipoğlu: Aslında kârdan ziyade bizim için önemli olan içimize sinen bir derginin ortaya çıkmış olması.

Bu sadece sizin görüşleriniz değil anladığım kadarıyla. Derginin sektörde de beğeni kazandığını söyleyebilir miyiz?

Gürkan Necipoğlu: Çok net bir şey söylemeyim ama sonuçta ne yaparsanız yapın, bunun içine reklam alıyorsunuz. 100 sayfa da alsanız, 50 sayfa da alsanız reklama açık bir dergi dediğiniz zaman ister istemez bir ticari menfaat giriyor işin içine. Bizim için girmese bile, bu dergiye ilan veren işletme için ticari bir menfaattir. Tabii ki derneğe, dergiye destek gayesiyle de reklam veriyorlar ama bunun yanında verdikleri ilanın bir amaca ulaşması konusunda ticari bir beklentileri de var. Direkt müşteri gelsin diye değil de “marka bilinirliliği olan bir firmayım, reklam vereyim prestijim olsun” diye düşünen firmalar da var. Bu çerçeveden baktığımızda 1’inci sayıdan 17’nci sayıya kadar eksiksiz ilan veren firmalarımız var. Devam eden süreçte ilanlarımızı ekleyen firmalarımız var. Eksilmeden hâlâ yeni firmalar ilan veriyorsa demek ki bu dergi bu şekilde bir yerlere kendiliğinden gelmiş ki ilan verenlerin ticari menfaatlerini bir şekilde karşılıyor. Bunun yanında benim şahsen çok hoşuma giden bir şey oldu. Sektör dışından da ama sektörle dolaylı ilgisi olan firmaların ilanları da gelmeye başladı. Dünya çapında, global markaların 3 tanesinin ilanı vardı bu sayımızda. Bunların artarak geleceğini temenni ediyoruz. O zaman dergimiz çok farklı yerlere gidecek inşallah.

Beğenilen ve ilgi gören bir yayın haline gelen AİMSAD Dergisi’nin yayın prensiplerini neler oluşturuyor peki?

Ahmet Yesari Yerli: Bir kere biz ağaç işleme makineleri ile ilgili bir dergi olduğumuz için dergimizde ana konu olarak makinenin işlenmesini istiyoruz. Makinenin ürettiği ürünlerin yanı sıra daha çok makine odaklı olsun istiyoruz. Olmazsa olmaz diye kabul ettiğimiz kurallarımız var. Haberlerin ve yazıların asla siyasi içerik içermemesi gerekiyor. Hiçbir tarafı tutmaması gerekiyor. Asla dini bir yönlendirme yapmaması gerekiyor. Sportif yönlendirme yapmaması gerekiyor. Hepimizin ortak değerlerini mutlaka hep beraber kutlayacağımız özel gün ve olaylara yer verilmesi lazım. Taraf olmuyoruz. Bu kurala bizim dergideki kapak konusu veya herhangi bir konuda görüşünü aldığımız kişilerin siyasi tercihleri de dahil. Siyasal tercihlerin ön plana çıkmasını istemiyoruz. Herkesin görüşüne saygımız var tabii ki. Ama bizim dergimizin kendine özgü bir havası var. Apolitik bir dergi olsun, teknik içerikli bir dergi olsun, sektörün sorunlarını konuşacağı bir dergi olsun istedik. Türkiye’de gereğinden çok fazla politik dergi var zaten. Ona bakmak isteyen gitsin istediğine baksın. Bizim dergimize bakan politik mesaj almak için değil, sektörle ilgili bir bilgi almak için veya genel kültür bilgisi almak için baksın. Yönetim Kurulu’nda çok değişik politik görüşe bağlı insanlar var. Çok doğal bir şey bu. Hiçbirimiz masaya politik görüşlerimiz için oturmuyoruz. Ortak çıkarlarımız için oturuyoruz ve bunun için çalışıyoruz.

Peki derginin içeriğini neye göre belirliyorsunuz?

Ahmet Yesari Yerli: Prensipleri az önce biraz çizdik. Aslında içerik ilk sayıdan sonra kendiliğinden oluştu. Hadi bunu da şunu da yapalım derken dergi kendiliğinden bir çizgiye oturdu. Çok güzel sanatsal bir etkinlik duyduk, “bunu yazsak mı” dedik ve o aydan itibaren sanatsal etkinlikler sayfası oluşturduk. Bunun gibi yarın da yeni fikirlere sayfalarımızı açabiliriz, yön değiştirebiliriz.

Gürkan Necipoğlu: Her sayımızda bir kapak konumuz var. Kapak konusunu hazırlarken sektörümüzü temel alıyoruz. Ağaç işleme makineleri ana sektörünün yanı sıra alt dallarını da ele alıyoruz. Ağaç işlemenin dalları var. Ağaçla ilgili çok güzel sanatsal bir etkinlik duyduk, “bunu yazsak mı” dedik ve o aydan itibaren sanatsal etkinlikler sayfası oluşturduk. Ormandan kestikten sonra tomruk haline getirmek de bu sektörün bir dalı. Bunun içinde ofis mobilyası yapmak da bir dal, bebek mobilyası da bir dal… Her sayımıza kapak konusu olarak ağaç işlemenin, mobilya imalatının bir dalını alalım ve bu dalın sektördeki yerini araştıralım istedik. Bizim ağaç işleme makine ve yan sanayicileri olarak ağaç işlemenin o branşındaki kapasitemizi ele aldık. Bizim ürettiğimiz makinelerin ne kadarı ona hitap ediyor? Ne kadarı milli olup ne kadarı yerli pazardan karşılanıyor? Ne kadarı ithal ediliyor? Kapak haberimizin konusu içinde hep bu soruların yanıtlarını veriyoruz. Aynı zamanda dergimizde her sayı bir şehrimize yer verelim diye düşündük. Ağaç işleme ve alt dalları açısından o ilde neler yapılıyor, bunları işledik. Baktık ki ilin yanı sıra bir de ülkelere odaklansak iyi olacak. O ülkenin ekonomik ve sosyal özelliklerinin yanı sıra bir de ağaç işleme makineleri sektöründeki yerini inceliyoruz. O ülkenin sektörümüzle yaptığı ithalat-ihracat verilerini aktarıp ticaretini ele alıyoruz. Ayrıca kapak konusu ile ilgili sektörden bir yetkiliyle röportaj yapıp dergimizde yer veriyoruz. Bunu da şuursuz yapmayalım istedik. Örneğin bu sayıda bebek mobilyası konusunu ele alacaksak, bebek mobilyasında Türkiye’de duayen olmuş bir yetkiliyle görüşüp onun bilgilerini ve görüşlerini dergimize aktarıyoruz. Ortaya öyle bir şey çıktı ki kapağından şehrine, ülkesinden kapak röportajına kadar bir konuyu işleyen bir bütünlük oluştu. Kapak konusunda bebek mobilyaları sektörünü aldığımız zaman; Dünyada, Türkiye’de nerede? Bu işin imalatını yapan ne düşünüyor? Makine sektörü ne durumda? Sorularının yanıtlarının yer aldığı bir bütünlük oluşturuyoruz. Bu her sayıda olmuyor ama mümkün olduğunca yapmaya çalışıyoruz. Belli özel dönemlerde özel içerikler koyuyoruz. Fuar dönemlerinde bunu mutlaka yapıyoruz örneğin. Mart ayında Kadınlar Günü’ne özel olarak en azından sektördeki bir kadın profesyonel yönetici ya da işverenle röportaj yapıyoruz.

Ahmet Yesari Yerli: ‘Eskimeyen Markalar’ diye bir bölümümüz var mesela.

Gürkan Necipoğlu: Evet var. Sektörde iki farklı firmayı imalatçı olarak makine sektöründen kronolojik tarihinin eskiliğine göre işliyoruz. Gezi yazısının içeriğini tarihteki özel günlere denk getirmeye çalışıyoruz. Mayıs ayında Samsun’u, mart ayında Çanakkale’yi işledik. Özetle içi Elle, Vouge gibi 300 sayfanın 280 sayfası ilan olup arada da birkaç haberin yer aldığı bir dergi değil, sektörü işleyen ve sektörle ilgili firmaların ilanlarının bulunduğu bir dergi çıkarmaya çalıştık. Onunla ilgili yazılı değil ama gizli bir mutabakatımız var. O da şu; hiçbir zaman derginin toplam sayfasının yarısından bir fazlası ilan olmayacak. 200 sayfa ise 99 sayfa ilan olacak. Geri kalan içerik olacak ki ilan baskın çıkmasın. Bunu eline dergiyi alan “çevirdim, çevirdim haber yok” demesin diye hayata geçiriyoruz. Yani ilan arasında haber değil, haber arasında ilan görsün.

Derginin, sektörle ilgili bilgi almak isteyenlerin tek kaynak noktası oldu diyebilir miyiz?

Gürkan Necipoğlu: Biz ‘evet bu oldu’ demeyelim ama ‘olması için çaba sarf ediyoruz’ diyelim. Takdir ediyorlarsa ne mutlu bize.
Ahmet Yesari Yerli: Biz aynı zamanda bu dergiyle sektördeki insanların birbirini tanımasını da sağlıyoruz. Amaçlarımızdan birini de bu oluşturuyor. Bu dernekte görev alana kadar sektördeki kimseyi tanımazdım. Hiç kimse de beni tanımazdı. Hepimiz işimize kapanmışız ancak kısıtlı sayıda ticari ilişkimiz için bir araya geliyorduk. Kimse kimseyi tanımıyordu. Dernekle birlikte insanlar birbirlerini tanımaya başladı. Derneğin etkinlikleri ile bir miktar tanışma olsa da yine bu kısıtlı oldu. Esas duvarları yıkan dergi oldu. Sektördeki bu insanları, derginin dağıtıldığı 3 bin 800 ayrı noktaya fotoğrafları ile kişilikleri ile yansıttı. İnsanların birbirlerini görmesini sağladı. Hedefimiz 3 bin 800 kişinin kim olduğunu diğer insanlara tanıtmak. İşte bunu derginin ‘Sektörün Sesi’, ‘Eskimeyen Markalar’ bölümleri ile yapmaya çalışıyoruz.

Peki sizce çıkış amacınıza uygun bir başarı elde ettiniz mi?

Gürkan Necipoğlu: Bunu biz de merak ettik. Yaptığımız işi doğru mu yapıyoruz ki diye kendimizi kontrol etmek zorundayız, yanlış bir yoldaysak yolumuzu doğrultalım. Bunun ile ilgili bir anket çalışması yaptık. Anket çalışması 5 sorudan oluşuyordu. Çok detaylı değildi, çok temel sorulardı. Aradığınızı buluyor musunuz? İçerikte eksik görüyor musunuz? gibi soruların ve notlar bölümünde de önerilerin olduğu bir anketti. Gelen sonuçlarda bir memnuniyet vardı.

Bu arada dernek üyeleri dergiye sahip çıktı diyebiliriz, değil mi?

Ahmet Yesari Yerli: Fazlasıyla. En bariz göstergesi, zarar etmeyi göze aldığımız halde derginin kâr ediyor olmasıdır. Dergi aldığı reklamlarla kâr ediyor. Sektör dışı ilanlarımız da var. Bir kere her şeyden önce sektör içi haberleşmesi sağlıyor.

Diğer sektörel yayınlarla ilgili karşılaştırma yapıyor musunuz?

Gürkan Necipoğlu: Sektörümüzde aslında çok fazla yayın yok. Bunların arasında sanırım en yeni bizim dergimiz. Ancak yeniliğine rağmen ve prensipleri ile çok iyi yer edinmiş bir dergi oldu. Tabii bir dernek dergisi olduğumuz için birebir rekabet içinde olan bir dergi de değil. O yüzden birbirini destekleyerek en azından onların da varlığını kabul edip başarılarını görerek ilerliyoruz.

Danışma Kurulu’nun taze kanı olarak sizin görüşleriniz nedir Münevver Hanım?

Münevver Çiloğlu: Her şeyden önce derginin prensiplerine çok bağlı olduğunu ve tarafsızlığını korumaya çalıştığını gördüm. “Bir kuralı bir kez delersek tekrar gelecektir aman istisnada bile bulunmayalım” yaklaşımı beni özellikle etkiledi. Danışma Kurulu’nun içindeyim ama daha yeniyim. Yeni olmam daha farklı bakmamı da sağlayacaktır diye düşünüyorum. Umarım bu şekilde devam eder. Değerlerini koruyan, sektörüne kendini adamış ve buna odaklanmış bir dergi olarak devam edebilir.

Ahmet Yesari Yerli: Bu derginin dışında diğer sektörlerden de dergiler geliyor. Onların birçoğuna bakıyoruz. Bilmiyorum ne kadar objektif yaklaşıyorum ama diğerlerine bakınca bizim dergimiz sanki daha güzel geliyor gözüme. Kuzguna yavrusu şahin görünürmüş. Ama gerçekten orada gördüğümüz bazı şeyler bizim temel prensiplerimiz oldu. Çok fazla reklam görünce okutmaktan sıkılıyorum. Reklamların arasındaki haberi bulmak için uğraşıyorsam okumayı bırakıyorum. O zaman bizim dergimiz öyle olmasın diyorsunuz. Bir dergiyi alıyorsunuz, bir takım ya da politik yönlendirmeleri görünce dergiyi kapatıp kaldırıyorsunuz. Buradan alacağım bilgiler objektif olmayabilir diye düşünüyorsunuz. Bakıyoruz onların içinde güzel gördüğümüz bir şeyi alıp taşıyoruz. Ama orada bizim dergimiz bize sanki daha güzel geliyor.

Derginin oluşumu sırasında bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bu derginin çıkması için toplantılar yapıp, kararlar verip uyguluyoruz. Tüm Yönetim Kurulu’nun olağanüstü desteği var bize. Bunu belirtmek lazım. Yönetim Kurulu bize hiçbir şekilde prensipleri oluşturmanın dışında kısıtlama getirmiyor. Mali açıdan her zaman destek veriyor. Biz o zaman rahat çalışabiliyoruz. Yönetim Kurulu’nun desteğini arkamızda hissediyoruz. Önceki ve bugünkü Yönetim Kurulu Üyelerine bu kadar rahat çalışabildiğimiz için teşekkür ederiz. Bugüne kadar ‘elinize sağlıktan’ başka bir yorum almadık. Bazılarının hoşuna gitmeyen noktalar olmuştur ama iletmediler. Dergiyi yaparken bir şeye dikkat ediyoruz. Hem imalatçı hem ithalatçıdan oluşan bir grubuz. Bu durum nedeniyle aslında üyeler arasında çıkar çatışmaları olması doğal. Dergiyi hazırlarken bunu da göz önünde bulundurmaya çalışıyoruz ki bir taraftan yana ağırlığımızı koymamış olalım. Burada da objektif olmaya gayret ediyoruz.

Üyelere bir mesajınız var mı dergiyle ilgili…

Ahmet Yesari Yerli: Daha çok destekleyerek daha çok reklam versinler ve lütfen görüş bildirsinler.

Son olarak Münevver Hanım’a sormak istiyorum, derginin içeriği ile ilgili yeni planlarınız var mı?

Münevver Çiloğlu: Açıkçası prensipler çerçevesinde yeni yapılacak konularda sektörü bölüm bölüm ele alarak devam etmektir. Gündemi de takip ediyoruz. Onun dışında da yenilikler ile ilgili okuyucularımızdan yorumlar bekleyeceğiz.