Endüstri 4.0 ile makinelerin güncellenme zamanlarının geldiğini dile getiren Rainmaker İş Çözümleri Genel Müdürü Bahtile Tokdemir, aynı zamanda ikinci el makinelerin yenileriyle değiştirilmesi ve yabancı makine ithalatının azaltılması gibi konuların Türk makine sektöründe yerlileştirmeyi gündeme getirdiğini söyledi. Tokdemir, bunu sağlamak adına firmaların teşviklerden yararlanması için çağrı yaptı.

Makine sektörünün gelişimi ve yatırım yapması için büyük önem taşıyan devlet destekleri hakkında bilgi aldığımız Rainmaker İş Çözümleri Genel Müdürü Bahtile Tokdemir, gerçekleştirdiğimiz röportajda makine sektöründeki dönüşüm sürecine dikkat çekti. Endüstri 4.0’ın konuşulmaya başlanması ile artık makinelerin güncellenme zamanlarının geldiğini dile getiren Tokdemir, yine ikinci el makine çöplüğüne dönülmeye başlandığını ve bu makinelerin yenilenmesi gerektiğini vurguladı. Tüm bu süreçlerin Türkiye’deki makine sektöründe yerlileştirmeyi sağlama, yeni ürün geliştirme, rekabet gücünü artırma, Ar-Ge yapma ve ithal ikame makinelerin üretimine öncelik vermeyi gerekli kıldığını söyleyen Tokdemir, bunları gerçekleştirmek için ise TÜBİTAK, KOSGEB, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı teşviklerini adres gösterdi.

Bahtile Hanım öncelikle sizden makine sektörüne devletin verdiği destekler hakkında bilgi almak isteriz. Nedir sektörü bekleyen teşvikler?

Makine, Türkiye için çok önemli bir sektör. İmalatla ilgili tüm sektörler tarafından kullanılmak zorunda. Bu noktada Türk makine sektörünün yabancı makine kullanımına karşı alması gereken çok yol, yapması gereken çok faaliyet var. Ne tesadüftür ki devletin de bu yıl yerli makine kullanımını artırmaya yönelik önemli adımları oldu. Yerli makine kullanan firmalara çok ciddi avantajlar geldi. Kendi dışındaki her sektör yerli makine kullandığında çok önemli teşviklere sahip olabilecek. Bu da makine sektörü için önemli bir kapı açıyor. Ar-Ge desteği alan tüm firmalar makine sektöründe kendi geliştirdikleri yerli makineyi yapan yerli firmalardan ürün alabilecekler. Bu çok büyük bir pazar yaratıyor. Aynı zamanda bir firma yerli makine alması durumunda ihalelerde yüzde 15 oranında avantajlı oluyor.

Makine sektörü TÜBİTAK, KOSGEB, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı gibi birçok kurum tarafından verilen desteklerden faydalanma imkanına sahip. KOBİ’den başlayıp büyük firmaya kadar hepsi bu kapsama girebiliyor. Eğer yerli makine geliştiriyorsanız bununla ilgili hem Ar-Ge desteğinden hem de 2017 itibarıyla tasarım desteğinden faydalanabiliyorsunuz. Küçük firmaysanız KOSGEB’in Ar-Ge desteğini kullanabilirsiniz, ardından da TÜBİTAK’ın Ar-Ge desteğinden faydalanabilirsiniz. TÜBİTAK’ın KOBİ’den başlayarak 1507’den KOBİ’ler için uygun olan programdan, 1501 sanayi programı, 1511 çağrılı program makine sektörüne dönük olarak çok ciddi fonlar sağlıyor. Bunların hepsinden faydalanabiliriz. Ayrıca yerli olarak geliştirdiğiniz ürünlerin satışı ile ilgili olarak yerli ürün belgesi alıp ihalelere girebilir ve ürünlerinizin satışını sağlayabilirsiniz.

Yerli makine üreticileri sattığı üründen de çok ciddi fiyat avantajı elde edebiliyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından eğer 15 tam zamanla personel sağlamışsa Ar-Ge merkezi ya da 10 tam zaman eşdeğerle personel sağlamışsa tasarım merkezi olabilir. Bu da teşvikli bölge sağlayacağı için firma çok ciddi bir maliyet avantajı ile ürünlerini geliştirebilir. Firmalar, bunun dışında Ticaret Bakanlığı tarafından yurt dışına açılmakla ilgili desteklerden faydalanabilir. Geliştirdiği ürünlerin yurt dışında satışı ile ilgili olarak ofis, depo, showroom açabilir. Tanıtım organizasyonlarından televizyon reklamlarına, dergi reklamlarına kadar pazarlama ile ilgili tüm destekten faydalanabilir.

Makine firmalarının bağlı bulundukları ihracatçı birliklerine Türkiye Tanıtım Fonu adı altında çok önemli kaynaklar aktarıldı. Tüm ihracatçı birliklerinin kullanacağı bu desteklerden firmalar başvuru yaparak çok ciddi kaynak sağlayabiliyor. Birliğe başvuran firmalar yurt dışında tanıtımlarını yapabilirler. Pazar araştırması yapabilirler, pazara gidip ürünlerini pazarlayabilirler. Ur-Ge kapsamında ihtiyaç analizine göre ortaya çıkan eksikliklerini yine devlet desteği ile tamamlayabiliyorlar. Kendi eksiklerini tamamlayarak yurt dışına tanıtım faaliyetlerini yürütebiliyorlar. Dolayısıyla aslında Türkiye’de çıkan bütün destekler hiç istisnasız makine sektörünü kapsayacak şekilde formlanıyor.

“Makine sektörünün yurt dışındaki yabancı makine firmalarının lobileri çok kuvvetli ve bu ülkeler bazında yapılan bir lobi aslına bakarsanız. Mesela Almanya’dan bir kredi almak istiyorsanız Almanya diyor ki, “Benim makinemi kullanılmak kaydıyla bu krediyi sana verebilirim.” Mesela AB projelerinde aldığınız makinelerin daha önce bölgesel kalkınma kapsamında AB menşeli olması gibi kısıtlama var. Böylece kendi ülkesindeki makine sektörünü güçlendiren bir yapısı oluyor.”

Bu anlamda makine, şanslı bir sektör gibi görünüyor.

Evet şanslı bir sektör. Fon alan diğer sektörlere ürün sağlayabiliyor, o ürünün satışından da çok ciddi muafiyetler, vergi avantajları elde ediyor. Herhangi bir sektör bir yerli makine satın aldığında o zaman aldığı tüm yerli ürüne ilişkin yüzde 15 oranında KDV, vergi muafiyetine sahip oluyor. Bu da yabancı yerine yerli ürün tercih edilmesine neden oluyor.

Yerli makine kullanımı nasıl artırılır sizce?

Makine firmalarının çok iyi tanınmaları gerekiyor. Yerli makine firmalarımız makine geliştiriyorlar olmaları çok önemli ancak ek tedbirlere ihtiyaç var. Satış sonrası garanti desteği verebilmesi önemli. Öte yandan firma olarak sektörde sözü dinlenen kanaat önderleri var. O firmalar o makineyi alıp kullanıyorsa, diğer firmalar da o makineyi alıyor. O yüzden satış yöntemi olarak kanaat önderi durumundaki firmalara ulaşıp makinenizin denenmesini sağlamalısınız.

Bunu yapabiliyor mu makine sektörü?

Yapamıyor maalesef. Biz makine geliştirmekte çok iyiyiz. Firmalarımız ve çok başarılı mühendislerimiz var, çok iyi makine geliştiriyorlar. Hatta yurt dışından çok daha verimli, kapasiteli makine geliştirebiliyoruz. Ama satmakta çok zorlanıyoruz.

Sektörde gelişim ve değişim rüzgarı ne şekilde esiyor?

Baktığımızda pek çok sektörde makine dönüşüm sürecindeyiz. Şu anda çok önemli bir zamandayız. Artık makinelerin güncellenme zamanları geldi. Endüstri 4.0’ın konuşulmaya başlanması bu güncellemeyi gerekli kılıyor. Öte yandan herkesin fabrikası makine dolu, Türkiye’deki fabrikalar ikinci el makine çöplüğüne dönüşüyor. Bu makinelerin devlet destekleriyle yenilenmesi için müthiş fırsat var aslında. Üretici firmaların bu dönüşümü yakalaması için Ar-Ge teşviki kullanması gerek.
Devlet yerlileştirme yapan makine firmalarına Ar-Ge destekleri kapsamında fon sağlıyor. Bunda geç kalınmaması lazım. Bir diğer taraftan da yerli yapı kurulup bunun yurt içinde ve yurt dışında da pazara girmesi gerekiyor. Yurtdışındaki pazarlar kadar yurtiçi pazar da satış potansiyeli anlamında çok iyi. Öte yandan bir de yurtiçi pazarın yabancılar tarafından kapatılmış olduğu gerçeği var. Bunun ikame edilmesi şart. Yani Türkiye’ye ithal edilen makinelerin yerli üreticiler tarafından geliştirip üretilmesi çok önemli.

Sektörde Ar-Ge merkezi kuran firma sayısı artıyor. Bu merkezler sektöre ne kadar fayda sağlıyor sizce?

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Mayıs 2018 verilerine göre, toplam 906 Ar-Ge merkezinin 128’i makine sektöründe faaliyet gösteriyor. İmalat sanayi içindeki konumu itibariyle, Ar-Ge harcamaları payının en yüksek olduğu sektörlerden olan makine sektörü, tek başına imalat sanayinde yerli patent ve faydalı model başvurularının ortalama yüzde 20’sini gerçekleştiriyor.

Makine sektöründe ortaklıkları özendirici yeni teşvikler gündeme geldi. Biraz da bunlardan bahseder misiniz?

Sadece makine değil, tüm sektörler için işbirliği, gerek iç pazarda gerekse dış pazarda çok önemli fırsatlar sağlamakta firmalara. Ortak TÜBİTAK projeleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından sağlanan rekabet öncesi işbirliği programı ile farklı disiplinlerdeki firmaların bir araya gelmesine olanak sağlayarak firmaların rekabet gücünü ileriye taşımaktadır.

Ama bu pek destekle değişecek gibi görünmüyor. Bu bir bakış açısı…

Tabi ki devlet destek veriyor diye ülkemizdeki ortaklık kültürü değişecek değil ama destekler en azından birlikte iş yapmak kültürünün gelişmesinde kaynaklık edebilir. Üniversitelerin firmalar ile işbirliği de çok önemli, her firmanın mutlaka bir üniversiteden akademik danışmanı olmalı. Ürünlerinin teknolojik derinliğini artıracak ortak projelere imza atmaları hem kendileri hem de ülkemiz için çok değerli bir birikim katacaktır. TÜBİTAK, üniversitelerde çıkarılan projelere sanayinin ortak olmasını içeren 1505 projesi çıkardı. Ortak olanlara, mülkiyet hakları ile anlaşma yapanlara, ortaya çıkan üründen pay sahibi olanlara fon vereceğini açıkladı. Bu desteklerin kullanılması üniversite sanayi işbirliğinin geliştirilmesine katkı sağlayan desteklerdir.

“Yerli makineciler kalitelerini alıcılara ispatlamalılar. Türkiye’de birçok firmada yabancı makine kullanılıyor. Bu durumun yerli firmalar lehine değişebilmesi ülkemiz açısında çok önemli. Firmalarımızın devletin sunduğu destekleri yakından takip ederek etkin olarak faydalanmaları, rekabet güçlerini artırmalarında büyük katkı sağlayacak.”